Thursday, December 28, 2006

Yeni yil kararlari .)

Yemek postlarina bir ara verip 2007 oncesi bir yil degerlendirmesi ve yeni yil dilek/umut/karar vb yazisi yazayim istedim...Bir kac gun yalniz kaldim, bol bol dusunme firsatim oldu, sonra bazi kuzularla konustum daha da bir "evet evet" dedim kendi kendime, bir seyler degismeli...

Aslinda kisisel milat dogumgunu olmali, o yonden "new year resolutions" degil "new age resolutions" olmali olay ama iste aliskanliklar/benimsetilmislikler bu gune yonlendiriyor insani. 31 Aralik diyince hemen sag alt kose geliyor aklima, ne garip...neyse bu ayri bir mevzu tabi...

Gundemin ilk konusu is mevzu bahis...2006 egitim yasaminin sonlanmasi acisindan garip bir yil aslinda benim icin, normalde hep alisik oluyorsun, cok da dusunmuyorsun aslinda ustune, biliyorsun ki eylul'de tekrardan baslayacak okul...ama simdi tabi boyle bir durum yok, kac aydir belirsizlik halinde, hala da oyle...surekli basvuru yapiyorum, hayatimi planlamaya calisiyorum, bir guc de surekli "hisssttt daha erken" diyor, bir sekilde engelliyor. Belirsizliklerden hoslanmiyorum pek, nitekim yapilabilecek de bir sey yok tabi...

Gecen gun aklima geldi: Universitedeyken Hasan Ersel'den Turk Ekonomisi uzerine Seminerler adinda bir ders aliyorduk, ders oldukca keyifli (Hasan Ersel'in tatli hikayeleri ve bilgi aktarim yetenegi sag olsun) fakat ayni olcude de zorlu, herkes de bunun bilincinde oldugu icin siniftaki insanlar bolumun bariz en iddiali adamlari. Dersin birinde "Yakin gelecekteki en buyuk sorununuz ne olcak biliyor musunuz?" diye sormustu, biz de atip tutmustuk bir suru sey cari acik falan (hos bu cidden problem ama neyse), sonra da cevabi vermisti "issizlik" diye, biz de "ha haaa oldu tabi oldu" tadinda az bucuk dehsete kapilsak da guven icinde "biz de issiz kalirsak" demistik "yani cidden nolcak bu memleketin hali". Nitekim kazin ayagi oyle degilmis [bu soz boyle miydi]! Yil 2006, egitim yasamin simdilik bitti ve hayat neye benziyormus gormeye basladin Burcu! [Buraya not dustum sana ki unutma diye!] Malum sorunla basbasasin ama yine de sen kendini "recently graduated talented person" olarak nitelendirmeye devam et, cunku sansli azinlik icindesin, sadece azicik sabredeceksin...

Buna ek olarak bir gereksiz kaygilanma sorunun var ki adami hasta ediyor. Dikkat etmezsen de ciddi ciddi hastalik olarak geri donecek sana, o yonden bir sakin ruh hali icinde olursan pek guzel olacak:) Sakinlik kaygisiz olmayi gerektirmiyor ama en azindan mide kramplarindan uzak normal bir yasam sunuyor insana. Ayrica bundan sonraki bilmem kac yillik hayatinin da ayni zorlukta gececegini dusunursen oldukca da gerekli bir ruh hali bu, o yonden alismaya bak...2007 icin unutulmamasi gereken bir diger onemli nokta da bu...

Ve hayat bir duzene girdiginde neler yapmayi planliyorum: Oncelikle Turkiye'ye gidip ailemle rahat bir zaman gecirmek istiyorum. Bir suru arkadasimi ne zamandir gormuyorum, onlarla tekrar gorusmek istiyorum.

Sonra sonra bir kac ayim olursa eger ise baslamadan evvel, degisik bir seyler yapmak istiyorum. Yardimlasma kurumlariyla alakadar bir seyler, mesela bir ayligina Hindistan'a gitsem? [annkus no panic canim benim sakin sakinnnn:)] Burda cok yaygin oyle seyler, eger firsat bulursam kesin yapmak istiyorum...Ozellikle de cocuklarla ilgili bir proje yapayim istiyorum, bakalim arastiracagim bir...

Bir de son olarak bir guzel yaz tatili istiyorum, azicik gunes-kum-deniz:) Her bunyeye lazim:)

Her sey bir yana, klasik dileklerden biri olarak, saglik ve mutluluk istiyorum, nasilsa gerisi bir sekilde gelir.

Yahu o da gelmezse, cidden n'olcak bu memleketin/bunyenin hali?

.)

Herkese mutlu bir yil diliyorum!

Sunday, December 24, 2006

Sandal sefası :)

"Sandal sefasi" diye baslik koydum posttaki hayali sandallarin kabak oldugunu bastan belirteyim:)

Diyelim ki kabak hanim bir gun sandal sefasina cikmis, Thames'den mi uzanmis desek, Seine'den mi:) Yoksa yoksa Fenerbahce'nin oralardan uzanan derenin adi neydi? ordan mi gitmis yoksa? Bilemedik...Neyse ama olay suymus ki sular eskisi kadar berrak degilmis, hic oyle resimlerde cizilenler gibi olmamis bu gezi...Biraz hayalkirikligi olmus goruntu itibariyle ama neyse ki keyf-i sefa yerinde olmus yine:)

Duzgun yemek yapmak sanati diye bir sey olmali ve anneler bu iste uzman olmali. Insan sonradan bu yetenegi kazandigina gore bu iste bir is olmali sevgili foodie, nedir olay, ne? Henuz cozemedim...Kalamaki hanim da buyuk kiziyla ilgilenmekte oldugundan ona da soramadim, ipuclarini alir almaz tekrar donecegim bu konuya:)

Uzun zamandir canim bu yemegi istiyordu, bugun sonunda yaptim. Pek bir saglikli tariflerden yine, sifir yag, bol lezzet:) Ayni zamanda da sifir goruntu goruldugu uzere! :/ Neyse ki lezzeti yerinde oldugu icin goruntuyu bu seferlik affediyoruz:)
Gerekli malzemeler (1 kisilik):

Bir adet kabak
Iki yumurta
Beyaz peynir
Zeytin
Ceviz
Aycekirdegi ici
Baharatlar: Dereotu, Karabiber,Nane

Once kabaklari hafifce soyup, ortadan ikiye boluyoruz. Yayvan bir tencere/tavada suyu kaynatip icine kabaklari atiyoruz, 5-6 dk hasliyoruz. Cok haslamamak lazim diriligini kaybedince iyi olmuyor, aklinizda bulunsun...
Sonrasinda bu kabaklari bir kagit havlunun uzerine alip azicik sularini birakmalarini bekliyoruz.
Bir kenarda da catalla ezdigimiz beyaz peynirin icine bir kac zeytin dogruyoruz, ceviz parcaliyoruz, cekirdek baharat felan, ne var ne yok karistiriyoruz:) Yumurtalar da dahil buna tabi:) Ben iki yumurta kullandim, sonuc bulanik bir nehir oldu goruldugu uzere:) Normalde boyle bir ekstradan bir firinda yumurta servisi yok efendim, bugun size promosyon yaptik, noel tarifesinden :))))

O yonden bir yumurta kullanmak akilli, iki yumurta kullanmak da benim gibi tosuncuklarin isi...
Kabaklarin ustlerine bu karisimi koyuyoruz, sonra onceden isittigimiz firina tepsiyi yerlestiriyoruz. Benim karisim fazla geldigi icin boyle oldu, normalde kabaklarin ustunde kaliyor karisim, sanirim biraz sulu yaptim ben (yumurta fazlaligindan) ondan boyle oldu:/

Once normal firin modunda bir 10 dk pisiriyoruz, ardindan da ustunu yakip bir 3-4 dk kizartiyoruz. Sonuc ortada:)

Gayet saglikli ve de doyurucu oluyor, yanina da bir dilim kizarmis kepekli ekmek, ooooo, sahaneee:)))
Afiyet olsun:)))

Herkese mutlu haftalar:)))

Saturday, December 23, 2006

Mangolassi


* Bir guzel Cumartesi gunu icin super enerjik sarki:)

Uzun zamandir yazamayinca nereden baslayacagimi sasirdim:) Bir suru sey birikmis, yavas yavas aktarmaya calisacagim...

Haftasonlarinin en guzel yani sabah yapilan uzun kahvaltilar oluyor, nitekim bakin yalniz bir haftasonunda insanin kendi basina bir sey hazirlayasi gelmiyor ama is sevdigin insanlarla bir arada olunca bir anda degisiyor...Annekustan gecti bu ozellik bize, her haftasonu usenmeden kalkip ozel yiyecekler hazirlayan pek tatli bir kustur kendisi:) Biz de kendimizce gelenegi devam ettirmeye calisiyoruz...

Mangolassi de oyle tatli kahvalti gunlerinden birinde ablamin hazirladigi bir guzellikti:) Uzerinden baya zaman gecmesine ragmen tadini hala hatirliyor olmam buraya yazilmasi gerektigine isaret.)
Tarif Rebar Modern Food Cook Book isimli kitaptan alinti...Bu kitabi ablama Brandy ve Rob almisti hediye olarak, leziz ve saglikli tariflerle dolu kendisi...Diger bir suru kitaptan en buyuk farki tariflerin basitligi bence, anlatimlar da cok basit zaten, ingilizler "to the point" diyorlar ya tam o tarzda iste:) "to the taste" diye cevirebiliriz biz bunu:)))

Mangolassi resimlerden de anlayacaginiz gibi bir cesit smoothie, Hint mutfagina ozgu bir icecekmis...Hatta Hindistan'da yapilirken icine azicik gul suyu da koyuyorlarmis, kitapta eger varsa elinizde ekleyin yaziyor...Zira ben gul suyunu yemeklerde hic sevmem, aklima olumlerde yapilan kotu irmik helvalarini getiriyor, cok gereksiz...Irmik'e hakaret ayrica! Lafin ozu, gul suyunuz varsa alin onu tonik olarak kullanin, super yumusak yapar cildinizi, hic pisman kalmazsiniz, hem akliniza kotu anilar da gelmez...oh sahane:)

Gerekli malzemeler:
1 adet lifsiz mango (simdi lifsizini nerden bulacagiz derseniz deneme yanilma yontemini kullanabilirsiniz:))) mesela Ingiltere'dekiler icin ufak ipuclari: Asda'nin normal mangolari hep lifli olur, garip bir sekilde Smartprice mangolari lifsiz olur, ilginc ama daha guzeldir bariz...Tesco'nunkiler de genelde lifli cikiyor, M&S her zamanki kalitesinde super mangolar getiriyor raflarina...Turkiye'de nerelerde satiliyor tam bilmiyorum ama siz arastirir bulursunuz artik...lifli de olsa bir sey olmaz tabi de lifsizi daha guzel oluyor bence:) )
Yarim muz
Yarim misket limonu suyu
1/4 cup yogurt
(bu bizim bildigimiz suzme yogurt, cup da mutfaktaki olcum birimlerinden)
1 tatli kasigi vanilya surubu (ingilterede vanilya bizdeki gibi toz halinde satilmiyor, surup olarak satiliyor...Siz toz kullanabilirsiniz ya da baharatcilardan aldiginiz cubuklarla harikalar yaratabilirsiniz.) )
3 kup buz

Yapiminda tarif edilecek bir sey yok, butun malzemeleri herhangi bir cesit mutfak robotundan geciriyorsunuz, varsa blender kullanin isterseniz, cok daha kolay olur...Sonra da afiyetle iciyorsunuz:) Sabah kahvaltinizda boyle bir ic ferahligi, bir mutluluk bir mutluluk:)))

Herkese mutlu ve guzel bir hafta sonu:)

Not 1: Verilen olcu bir bardak icin verilmis sanirim, o yuzden siz kafaniza gore cogaltin bence, kulak memesinden kivam betimleyen yurdum insanina olcum konusunda guvenim oldukca fazla:)))

Not 2: Bu son fotografi ne yazsam diye dosyalari karistirirken buldum, bahcemizin mamulleri:) Cok sirinler:) Bahar gelse de tekrardan canlansa bahce ya, simdi soguktan butun bitkiler olmus durumda resmen...

Not 3: Bu arada extremetrack'te ne var ne yok diye bakarken hayatimin en komik google aramalarindan birini yakaladim:))) "finding nemonun cevaplari" nasil yani???!!??? :))))

Thursday, December 14, 2006

Kim bu kim:)

Daha dun oldu:) Sicak sicak fotolari paylasmak istedim:)
Bana boyle bir imkani sagladiklari icin aileme ve manevi destekleri icin tum kuzulara sonsuz tesekkurler:) Kocaman seviyorum hepsini :))



PS: Herkesler yilbasi/noel kaciyor bir yerlere, benim biraz yalniz donemlerim yaklasiyor, artik yorumlara cevap vermek de yeni tarifler kesfetmek de o zamana kaldi:) azicik sabir istiyorum:)

Monday, November 27, 2006

Konditor & Cook : Cok iddiali, cooook :)

Foodies in London bu ara sagliksiz yiyeceklerden gidiyor farkindayiz:) Brokoli corbasiyla guzel bir acilis yapmisti soguk sezona ama sonrasinda kendimizi cikolata vb tatli krizi esiginde bulunca "azi karar fazlasi zarar" temali tatli postlarimiza devam ediyoruz:))

Iddia ediyorum: Londra'nin en bir guzel pastanesini kesfettim! Bir yili askin suredir buradayim, bu kadar uzun sure gecmisken, bende boyle bir hamur isi aski varken, ustune ustluk pastane borough market'in gobegindeyken ve ben oraya her hafta mutemadiyen gidip tikinmaktayken bu kesif niye bu kadar gecikti hicbir fikrim yok:) Nitekim gec oldu ama temiz oldu:)

Konditor & Cook Londra'nin 4 degisik yerinde bulunan ufacik tefecik bir pastane zinciri. Biz Borough Market'in oradakine dadandik ama digerlerinin de bu London Bridge civarinda olanki kadar iyi olduguna eminim!

Soguk bir cumartesi gunu klasik Borough turlarindan biri sonrasi kahve alacak yer ariyorduk, Monmouth'taki ucsuz bucaksiz siradan gozumuz korkunca bu kucuk pastaneyi kesfediverdik:) Iceride Borough'nun unlu Brownie'lerinden tutun da degisik turde cheesecake'lere kadar bilimum tatli var.

Benim favorim: Whiskey Orange Bombe! Iddia ediyorum annekusumun pastalarindan sonraki dunyanin en bir guzel pastasi bu! Boyle bir sey olamaz, olamazzzzz :) Yukarida resimlerini gordugunuz kadife gorunumlu yumus seydir kendisi:) Icte en hafifinden kakaolu ve vanilyali kek ve cok hafif bir kakaolu krema ki aralara portakal esansi katilmis, ustte viskiyle tatlandirilmis badem sekerli garip hamurumsu ve en ustte de bol bol saf kakao. Ickinin hafif acimsi tadi, ustune portakalin keskinligi ve kakaoyla birlesimi!

Cok iddiali bir post oldu ama aklim fikrim bunda :) Listeler kabariyor sayin foodieler:)

www.konditorandcook.com

Herkese pek cok mutlu leziz haftalar :)

Tuesday, November 14, 2006

Hotel Chocolat :)

Yummmm :) Simdiden agizlar sulanmaya baslamis olmali fotograflardan, hatta "cikolata" kelimesinin gecmesi bile yeter kimileri icin biliyorum:)

Acikcasi oyle surekli cikolata arayan bir insan degilim (malum zamanlar haric), hani derseniz Milka yogurtlu cilekli ya da GuyLian Praline tabi ki de akan sular durur. Ama bunlarin haricinde pek bir "olsa da yesek" dedigim olmuyor genelde, tabi kahve zamanlari haric:)

Kahve hayatimin vazgecilmez parcalarindan biri artik, kotu ama gercek. Sag olsun Met zamaninda ayni odada kalirken sekersiz koyu kivamli kahvelerine beni de alistirdi ve simdi artik zevk oldu ikimiz icin de:) Hele kis gunu sogukta kucuk bir cafe'de umut ve hayal dolu konusmalar esliginde icilen kahvenin tadina doyum olmuyor dogrusu :) Aklima gelmisken bu tarz aktiviteler icin Londra'da favori mekan Monmouth Coffee dukkanlari! Borough markettan biliyorduk kendilerini ama son olarak Covent Garden'daki subesini kesfettikten sonra askimizi percinlestirdik:) Kucucuk bir kahve dukkani, tahta oturaklar, mis gibi kahve kokusu esliginde enfes kahveler ve kucuk yogun cikolata toplari, unlu trufflelar! Kesinlikle gidilmesi gereken yerlerden biri Londra'da, listelere eklensin hemencecik:) (Bu arada uyarmakta fayda var haftasonlari cok kalabalik oluyor, haftaici yer bulmak daha kolay)

Annekusumla kesfettigimiz muhtesem cikolata dukkanindan bahsedicektim, nerelere geldim:) Neyse arada faydali bilgiler aktardim, asil konuma geri doneyim. Ister bizim gibi kahve duskunu olun, isterseniz cikolata basli basina sizin icin bir hayat nesesi olsun, ya da hadi diyelim ki aslinda hic sevmezsiniz ama yeni lezzetlere acik olun; ne olursa olsun Londra'ya gelince Hotel Chocolatya bir ugrayin.

Dunyanin bilimum yerinden gelen kakao taneleriyle yapilmis cikolata cesitlerini inceleyin, bilimum sekilli cikolatalar arasinda basiniz donsun, sicak cikolata cesitlerini gorup "bunun bu kadar cesidi var miydi yahu" diyin:) Mutlu olun cikin dukkandan:)

Annem burdayken Holland Park'i gezmeye gittigimizde Kensington'da kesfettik kendisini, hayran kaldik, dukkani toparlayip gelicektik zor tuttuk kendimizi:)

Tavsiye efen'm tavsiyeee:)

Mutlu haftalar:)

Sunday, November 05, 2006

Delirmis Ingilizler ve de Alakasizca Cin Meyveleri

Pek sevgili Foodieler,

Bu aksam size kivircigin son yaptigi Cin gezisinin eseri bilimum garip cin meyvesini anlatan bir post yazmayi planliyordum ama nitekim kac saattir normalde cok kisa surede bitirebilecegim isleri bitirememekle mesgulum.

Peki neden?

Cunku (terbiyemi de bozmak istemem ama yani baska nasil tabir edilir bilemiyorum) deli sey etmis gibi iki gecedir durmaksizin havai fisek atan ingilizlerden dolayi >:(

Simdi bir sehir dusunun siz gunlerdir super bir havaya sahip, gunesli-kuru-soguk (muhtesem kis uclusu), kisi icinizde hissetmenizi saglayan ve de enerji verici bir yer olsun (inanmayanlari bekleriz efenim:) )

sonra ama su ayrintilari ekleyip bir daha dusunun: normalde komur kokusu vb is gibi seylere maruz kalmayacaginiz bu sehir iki gundur geceleri bir is bulutu altinda olsun. neymis bir kac deli taa bilmem ne zamaninda parlamentoyu patlatmaya calismis da patlatamamis da bunu kutlayacaklarmis boyle her yil havai fiseklerle

Hani boyle buyuk havai fisekler guzel olur cidden, bakarsin karanlik gecede bir anda kocaman bir yildiz yagmuru gibi gozukur. ama ufurukten teyyare bidik havai fiseklerle her onune gelen ingilizin bahcesinden havai fisek atmaktan ne zevk aldigini daha cozebilmis degilim.

Ayrica da kardesim karar verin mesela saat 20:00 de yarim saat atcaz diyin di mi, eyvallah tamam hani de boyle 3-4 saat boyunca da patlama olmaz ki ama yaa

Isyanlardayim valla konsantre olup alakasiz cin meyveleri postumu yazamiyorum, oteki islerimi yavas yavas halletmeye calisiyorum >:(

Yarina devam edicem...bu gece icin ozur...

Not: Cok bir acilarin cocugu oldu ama gecelerdir gurultuden ve is kokusundan fenalik geciriyoruz gercekten. Somebody please save us!

Monday, October 16, 2006

"Ye 15: Bayram tatlilari" Cok laf, hic icraat !

Pek sevgili Foodie.ler,

Farkindasiniz yazamiyorum, bunu zorlamanin manasi yok simdi. Yazmak istiyorum ama o kadar cok is var ki o kosusturma ve stresin icinde bir turlu oturup duzgun bir yazi yazamiyorum. Yazi yazmayi biraktim zaten yemek de pisiremiyorum, bu ara hazir yiyeceklerden gidiyoruz ya da bildigimiz tariflerden. Bu yonden azicik daha sabirli olmanizi diliyorum, hayatim duzene girer girmez bu blog da eski duzenine kavusacak. Bu yuzden hepiniz bayramin ilk gunu iyi dileklere "Burcukun hayatinda bir seyler belirginlessin" tadinda ufacik bir cumle de ekleyebilirsiniz mesela, nasil cozum ama :)) ahah:))) yok ben elimden geleni yapiyorum zaten de hani n'olur n'olmaz tedbirimizi alalim diye dedim ben:)))

Iki seferdir mutlu mesut "ye" etkinlikleri icinde yer alip muhtesem tariflerin arasina ufurukten teyyare minik ilginc tarifler sıkıstırıyorduk, nitekim bu sefer katilamayacagiz. Zira eve giren tek tatli cesidi bilimum Green Black cikolatalar :)

Aman neyse, icraat yoksa, fikir var, di mi ama? :)

Efen'm bence Ramazan bayrami gibi ordan oraya gunde bilmem kac ev gezilen aktivitelerde boyle suruplu tatlilardan kacinilmali. Zira zaten donen muhabbet giden her bireye sirayla "nasilsiniz" sorusu ve cevabi seklinde donup, cok az yerde eglenceli oluyor, bir de ustune agir tatlilarla insanlarin icini baymamak lazim. Sekerpare'nin kalbimizdeki yeri ayri ama yine de bu kadar cok tatli yenilen gunlerde sagliksiz kaciyor ne yazik ki :/

En guzeli ya meyvali tatlilar ya da sutlu tatlilar. Belki sutlu tatlilari ikram etmesi zor olur diye dusunursunuz hani buzdolabina nasil sıkıstirican ki o kadar kaseyi simdi, o zaman ya etimekli/kedidilli pastalar gibi tabakta servis edilen tatlilardan yana tercihinizi kullanin ya da meyveli tatlilar bolumune alalim sizi...Meyveli derken aklima ilk gelen Kabak Tatlisi oluyor, annekusum bildigim kadariyla soyle yapar, babakusa kabaklar kestirilip guzelce yikanir, bir tencereye koyulup ustune seker koyulur pisirilir. Ardindan da firinlanir ve de ustune findik/ceviz ekilip servis edilir. Ozellikle Adapazarı-Duzce tarafinin kestane kabaklari super olur:) Ayrintili bir bilgim yok malesef, Kalamaki hanimi yorumlarda ayrintili tarif vermeye davet ediyoruz :)))

Bunun yanisira bloglarda bir suru kayisi vb. ile yapilan hafif meyveli tatlilar var. Kucuk kadehlere yapilan meyve salatalarinin ustune koyulacak hafif bir krema/muhallebi/jole bile isinizi gorebilir.

Tabi derseniz ki "illa ki serbetli tatlilar yiyecegiz biz gelenek", o zaman ya sekerpare tavsiye ediyorum ya da ici kaymakli burma kadayif:)))

Bilimum blogdan alinan tarifler icin ev sahibi Hane Icreye konuk olabilirsiniz:)

Bu seferlik boyle "sifir icraat, bol laf" bir etkinlik katilimi oldu, kusurumuza bakilmasin :/ Bir dahakine umarim aktif bir sekilde katilacagiz.

Simdiden herkese bol tatli-sohbetli eski bayramlari aratmayacak bir bayram diliyorum:) Sabah uyanip aile kahvaltisi sirasinda bizim gibi muzik dinleyenlerdenseniz de bayram sabahina tatli sarki olarak sunu oneriyorum: Cousteau -The Last Good Day of the Year

Wednesday, October 11, 2006

Burcuk'un mutfak hayatinda bir ilk: Ev yapimi Brokoli Corbasi :)

Efen'm malumunuz havalar sogumaya basladi, yagmurlar deseniz aldi basini gidiyor...Sabahtan yogun bir sekilde yagan yagmur sonrasinda sonbaharin geldigine iyice kanaat getirmis durumdayim:) Hos hala cok soguk yok ama yine de bazi bazi insanin cani corba cekmekte. Tabi bunye alismis yillardir kendi basina oldugunda hazir ezogelin corba yapmaya, burdaki hazir corbalar ayni tatmini yaratmadiginda kendi basina corba yapmaktan bi'haber durumda.

O zaman n'apilir? Once Hanifenin tarifleri gelir akla, bicirik Ege icin elbet bir corba yapilmistir hali hazirda diye dusunulur:) Soyle bir yapilis sekline goz gezdirilip dusunulmeye baslanir:) Sonra akla gecen gunlerden birinde Ev Cininde gorulen brokoli corbasi gelir, bir de ona goz gezdirilir.Hmmm yapilis sekli ayni gibi, is basina koyulma vakti gelmistir demek ki:)

Simdi olayin asli suymus sevgili foodie.ler: Elektronik aletler bizim her seyimizmis:) Aslinda o kadar da zor degilmis, koymak istediginiz sebzeleri koyuyorsunuz bir tencereye, azicik kavuruyorsunuz, sonra ustune su koyup pisiriyorsunuz. Sonrasinda blender yardimiyla bzzttt bzzttt eziyorsunuz. Gercekten de kolaymis:)
Tarif Ev Cinindeki Brokoli Corbasi tarifinin aynisi neredeyse. Bir kac fark soyle:

* Ilk basta soganin yaninda 2 dis sarimsak da kavurdum.
* Tavuk suyu yapmaya usendigim icin tavuk bulyon kullandim (Evet, yeni nesil tembel bir kuzuyum, ne olmus yani? :))
* Brokoli ve patatese ek olarak uc tane de kucuk havuc koydum.
* Dereotunu taze degil toz halinde koydum.
* Bir de kuru dereotu haricinde ortaya karisik soyle baharatlar ekledim suyla kaynama sirasinda (sanirim bir degisiklik de bu, Ev Cini kaynadiktan sonra blenderla ezme sirasinda eklemis baharatlari ben oncesinde ekledim): Toz kisnis, nane, aci biber, deniz tuzu, karabiber. Aslinda muskatin yerini bulabilseydim onu da ekleyecektim ama bulamadim :/ Bir dahaki sefere artik:) sizin aklinizda olsun muskat, cok yakisiyor corbalara.

Sonra da kivircik isten gelene kadar mutemadiyen tencereye bakip kendi kendime "vay anasini sayin seyirciler" dedim:) Gurur duydum kendimle:) Annekusum babakusum gorseler gozleri dolardi kesin:)))

Tadi baya guzel olmus, hem de icinde cok az zeytinyagi bolca da sebze oldugundan oldukca da saglikli sanirim. Siz de deneyin kesin:)

Afiyet olsun simdiden!

Monday, October 09, 2006

Gullac

Ici bol bademli,
ustu de bol narli olsun...

Bir de Londra'da olsun mumkunse :)

Cok canim cekti, bu taraflarda iyi gullac yapan bir yer bilen varsa bir yaziverse ne guzel olur ama:)

Herkese guzel haftalar:)

Friday, October 06, 2006

Ispanaklı Ekmekler vs vs vs :)

Gordugunuz uzere yazdigim gibi cok duzenli bir insan olup 2 gunde bir yeni bir seyler yaziyorum bloga:) bu duzenle nereye kadar artik bilemiyorum:)))

Saka bir yana, baya yogun bir hafta gecirdim. Sali gunu Toni&Guy Academy'e gittik Despina, Met ve ben, saclarimizi kestirdik. Gordugunuz uzere tam bir kus oldum dondum:) Ya ilk basta aslinda cok kesmemisler gibi gelmisti ama sonradan fotolara bakinca ne kadar kestiklerini farkettim, bir yandan iyi oldu kiriklar vs. de yine de insanin ici gidiyor:)

Bu arada bu Toni&Guy Academy super bir yer, Londra'da 5 pound'a bu kadar tarz sac kesen bir yer daha yok. Burda kuafor ucreti sacinizi kesen insanin profosyonelligine gore degisiyor, en acemi olan 30 pound.a kesiyor, sonra artiyor bu fiyat 100-200 vb ucuk sayilara cikan yerleri bile duydum. Boyle bir durum olunca tabi ya boyle akademileri tercih ediyor cogunluk ya da kirk yilda bir sac kestirmeyi:)

Toni&Guy Academy Toni&Guy kuafor salonlari icin insan yetistiren yer. Sacinizi ogrenciler kesiyor ama hocalar surekli baslarinda ve her asamayi dikkatle takip ettikleri icin risk baya az. Bu arada cok bilimsel yaklasiyorlar olaya, gecen sefer gittigimde "surda makasi 19 derece aciyla tutacagim, surdaysa 45" tadinda muhabbetler gecti ogrenciyle hocasi arasinda "ilginc valla" dedim "nolorrr kardesim" :)

Neyse, uzun lafin kisasi cok guzel kesiyorlar, yalniz biraz uzun zaman aliyor, 3-3.5 saat kadar. Bir de onceki haftadan randevu almaniz gerekiyor, numarasi: 00 44 20 78 36 06 06 burda boyama yapmiyorlar, sadece kesim...Bir de son olarak erkeklere de acik oldugunu belirtmekte fayda var:)

Bir de bunlarin sac urunleri var Label-M markasinda, cok guzeller. Ozellikle Leave-in Conditioner benim gibi saclari cabuk kirilanlar icin oneri. Banyodan ciktiktan sonra azicik suruyorsunuz yumusacik yapiyor sacinizi, hem de kirilmalari onluyor. Bir de cok guzel kokuyor:)

Koku demisken Body Shop'un White Musk'tan sonra yeni bir muptela serisi cikti, Neroli Jasmin adi. Parfumu, losyonu, jeli her bir seyi cikmis. Annekusum burdayken beraber bakmistik deneme urunune (o sirada daha seri cikmamisti) bayilmistik kokuya, bugun bir baktim seri cikmis, hemen kaptim bir tane kucuk eau de toilette. Herkeslere tavsiye:)

Tabi durduk yere yapmadim bu alisverisi:) Londra'da kazandigim ilk parayi harcadim azicik, mutluyum gururluyum:) Yok tahmin ettiginiz gibi kalici bir ise baslamadim henuz ama donemsel bir proje vardi bir ekonomi danismanlik sirketinin yuruttugu, onlara Turkiye'yle baglantilarinda yardimci oldum. Bu arada Turkiye'den degisik insanlarla bir suru telefon gorusmesi yapma sansim oldu, her seferinde kocaman gulucukler yerlesti suratima:) Ozellikle "Burcu yavrum Londra'da havalar nasil" diye soran sevgili Leyla Hanim'a yagmurlu firtinali bir gunde bana mutluluk verdigi icin tesekkur ediyorum:)

Bunun disinda degisen hicbir seycik yok, bati cephesi bu vaziyette sevgili Foodie okuyuculari:)

Bu arada uzun zamandir ispanakli tarif verememistim, ozlemissinizdir dedim. Aksam ne yiyecegime karar veremeyince bir seyler uydurmaya karar verdim ve eldeki malzemelerden ispanakli ekmek cikti ortaya:) Guzel olunca paylasayim istedim.

Kepekli bir dilim ekmegin uzerine azicik margarin suruyorsunuz. Ben Flora kullandim, su kalbe faydali oldugu iddia edilenden. Ne kadar dogru bilemiyorum tabi:)

Neyse, zaten azicik suruyorsunuz. Sonra ustune azicik tuz, karabiber ve nane. Bunun ustune dogradiginiz ispanaklar ve en uste de yarim yagli kasar.

Fırına veriyorsunuz bir 5 dk.cik 200 derecede, sonrasinda afiyetle goturuyorsunuz. Gayet hafif ve leziz oldu, ozellikle nane cok guzel koku vermis. Pek de kolay:) Deneyiniz...

Herkese guzel haftasonlari ve haftalar diliyorum, ne zaman yazarim bir daha bilemiyorum...Gorucez:)

Sunday, October 01, 2006

Finlandiyadan Ilham geyigi & Kanada'dan Jacob :)

Uzun aramalar sonucu ilham perisinin sicak diyarlara goc ettigini duydum, pek yagmur falan sevmiyormus soylenilenlere gore...Hele ki boyle bardaktan bosanircasina yagan yagmurlara hic tahammulu yokmus, hazir noel ve yilbasi da yaklasmisken [simdi bazilariniz "burcuk abarttin daha kac ay var" der belki ama hazirliklar basladi burda:) ] isini kuzey bolgelerinden ren geyiklerine teslim etmis.

Bu guler yuzlu yumusak kulakli ren geyigi evimize evelsi gun sevgili Despina tarafindan getirildi, kendisinin ilham verme ozelliginin yanisira bir diger guzel yani da ayaklariyla masaj yapmaktaki ustaligi:) Taa oralardan duymus ki cok stresliyim, demis "bir kosu yetiseyim yardimina":)

"Geyik" bir yana:) cidden bu aralar cok stresliyim, basvurular, vize isleri vb nedenlerden dolayi...Ama sonucta hayat her zaman gulluk gulistanlik degil tabi ki de olacak boyle sorunlar. O yuzden azimle ugrasip gecmesini bekliyorum, sonucta zaten acilarin cocugu bir durum yok hani, sadece yogun bir donem o kadar:)
Bu arada blogla da cok ilgilenemedim ama ekim ayi itibariyle super duzenli bir insan olup en gec iki gunde bir bloga bir seyler karalamaya karar verdim. Ilk adimi da hemen bugun attim, Jacobish de bahane oldu:)

Fistik Jacob bizim ust kattaki Kanadali komsularimizin 5 aylik minikleri. Ilk dogdugunda pek bir minicikti, sevmeye korkuyorduk acikcasi, her an bir yerleri aciyacakmis gibi geliyordu. Sonra buyudu tabi kocaman oldu:) Arada Turkiye'ye bile geldi:) Biz de artik rahat rahat sevebiliyoruz. Bidik, pek sevimli bir sey:) Gulmeye de baslayinca iyice bir dayanilmaz oldu:)

Kendisiyle ilgili haberlere blogundan ulasabilirsiniz, Jacob's Junction'dan sizlere nanik nanik yapabilir her an :)))



Sabah sabah ziyaret etti, mutlu olduk biz de:) Pazar gunleri boyle minik seyler insanin yuzune kocaman gulucuk kondurabiliyor:) Ozellikle de hava deli gibi soguk ve de yagmur gokyuzu delinmis gibi yagiyorsa :/ Sonbahar havalari iyice basladi artik, botlari, sapkalari cikardik...Her ne kadar sicak hava duskunu bir insan olsam da ayni zamanda sapka manyakligim da ust boyutta oldugu icin tabi bu durumdan hayli memnunum aslinda:)))

Bugunun eger bahsedilen Nuh tufaniyla alakasi yoksa pek yakinda gorusuruzzz :)


Wednesday, September 27, 2006

Wednesday, September 20, 2006

Aksamustu bes cayina Londra'ya gelelim sekerim!

Birilerine Londra'da (veya Ingilterede de diyebiliriz genel olarak) yasiyorum derseniz hemen soyle bir geyik doner:

- Aaaa artik aksamustu bes caylarina seni ziyarete geliriz sekerim Londra'ya hah hah hah

Simdi nedir bu bes cayi? Nedir bunun gelenekselligi ve de Londra'ya gelince bu gelenegi yerine getirmek icin nereye gidilir?

Ingilizlerin caya olan duskunlugu malum zaten. Bilimum cay cesidi vardir ama Earl Grey'in kalbimizdeki yeri ayri:) Sokaklarda degisik dukkanlar vardir bu mis kokulu caylari bulabileceginiz, en unlusu Whittards markasidir ki cayin yanisira muhtesem bardaklara ve demliklere sahiplerdir, gidiniz:)

Neyse bu dukkanlarda satilan caylar bir yana, asil olay aksamustu cayidir. Kraliyet zamanlarinin asortik geleneklerinden biri sanirsam, tarihi konusunda pek bir aydinlatma yapamayacagim bilgim disinda oldugu icin.

Annekusum burdayken kendisini bu asortik gelenekten mahrum birakmayaraktan unlu Richoux pastanesine goturdum. Pastane dedigime bakmayin, restoran aslinda. Yemek falan da yiyebiliyorsunuz ama asil bu aksamustu caylariyla unlu bir yer. 1909'da iki Fransiz tarafindan kurulmus.

Geleneksel aksamustu cayi menusu:

Cay

Pek tabi ki sut (soguk olacak)

Uzumlu Scones

Cilek Receli

Clotted cream denilen tereyagimsi

Ve de finger sandwiches denilen minik sandvicler

Biz annemle sconeslarda karar kildik, bunu nasil tarif etsem bilemedim. Icinde uzum olan kucuk pogacaciklar gibi. Ama tuzlu desen degil, tatli desen degil:)) Sevgili Wikipedia bunu bir cesit ekmek olarak tanimliyor. Garip bir sey ama ben seviyorum tadini, uzumlerden hafif bir tatlilik geliyor bu notrlugun uzerine. Sicacik geliyor aksamustu cayinizla beraber, ortasindan kesip ustune tereyagimsi ve cilek receli surup yiyorsunuz.

Bu tarz bir menuyu baska yerlerde de bulabilirsiniz ama ortamin gelenekselligini pek yakalayabilir misiniz bilemiyorum. Richoux o yonden cok hos bir yer: Eski klasik tarzda dosenmis, iceride arkadan miril miril gelen bir jazz melodisi var...Kendinizi bir anda gecmiste buluveriyor gibi hissediyorsunuz:) Aslinda Tunel'deki Markiz pastanesini animsatiyor bana, ahh ahhh...

Uzun lafin kisasi bir gun yolunuz Londra'ya duser de "geleneksel bir seyler de yapayim" derseniz Green Park'a gezmeye gittiginiz bir ogleden sonra Ritz otelinden hemen onceki (Piccadilly Circus tarafina dogru) Richoux pastanesine gidin, iceri girip garsonun size musait bir yer bulmasini bekleyin. Sicacik cayinizi icip guzel muhabbetler yapin:) Ingiltere'de oldugunuzu hissedin...Simdiden afiyet olsun efen'm:)

* Not olarak tarihler eylul 2006'yi gosterirken Richoux'da bir kisilik (bir kucuk demlik cay, sut, 4 tane scones, yag ve recel) boyle bir menunun fiyati 7.95 pound, bunu da bilginize sunayim istedim. Pahali ama yine de guzel bir deneyim bence, deger:)

* Son olarak da annemin nacizane yorumu: "Ohoooo bunlar bizdeki bes cayi menulerini gorselerrrrrrr"

ahahahaha:))) Kuzum benim, ozledim simdiden!

Monday, September 18, 2006

Ingiltere'de ise alma sureci: Burcuk neden "hala" is ariyor ve aramaya devam edecek?

Bundan bir sure once is aradigima dair bir post yazmistim, "duyduk duymadik demeyin is ariyorum a dostlar" diye seslenmistim ve de hazirladigim siteye yonlendirmistim sizleri. Bu sitede en son Skoer'in "hala mi" yorumunu okuyunca dedim ki insanlari bir bilgilendirmek lazim nasil gelisiyor burda bu isler:) Hem de buralara gelip calismak isteyen olursa da bilgisi olmus olur...

Efen'm Ingiltere'de ise alim sureci Turkiye'dekinden oldukca farkli gerceklesir. Oncelikle burada calismak icin bir Turk olarak AB vatandasi olmadiginiz icin is iznine ihtiyaciniz var. Is iznine kendin basvurabiliyor musun tam emin degilim, benim simdiye kadar gordugum tum ornekler sizi ise alan sirketin size is izni cikartmasina dayali. Bu hukuksal bir surec oldugundan ve belirli bir maliyete de neden oldugundan ancak buyuk firmalarin yaptigi bir sey, hatta buyukler arasinda da "ugrasamam" yaklasiminda olanlar da az degil. Neden ugras? Cunku size ise aliyorsa, is izni alabilmek icin sizin AB'den basvuran her adaya gore neden ustun oldugunuzu kanitlamak zorunda: Atiyorum "Burcu Turkce biliyor, biz de Turkiye pazarina acilmayi planliyoruz ama Tom Turkce bilmiyor" gibi...AB genelinde egitim seviyesinin ne kadar yuksek oldugu dusunulurse burada is bulmanin "imkansiz" olmasini engelleyen tek sey son zamanlarin modasi "diversity".

Diversity ingilizcede degisiklik anlamina geliyor. Ozel sirketlerin son zamanlarda ozellikle dikkat ettigi bu kavram, hem basvuran adayla arasindaki esitlik, hem de degisik ulke/kulturlerden insanlarla sirketin gelisimine katki acisindan oldukca onem tasiyor.

Simdi belirli bir "ihtimal yuzdesi"nin nedenini ortaya koydugumuza gore gelelim surece: Surec once "online application process"le basliyor. Bu buyuk firmalarin web sitelerinde basvuru bolumleri var, bu bolumlerden adres vb detaylariniza ek olarak egitim gecmisiniz, is deneyiminiz, genel yetenekleriniz vb bilgileri girmeniz isteniyor. Ayrica her firmanin kendine ozgu sorulari var, ornekler:

- Bu pozisyonu secmekteki nedenleriniz? Motivasyon kaynaginiz? vb (bu cok genel, nerdeyse hepsinde var)
-Hayatta size gore en buyuk basariniz / hataniz?
-Takim calismasi, liderlik vb yaptiginiz bir deneyiminiz?
-Belirli bir ticari katkiya neden oldugunuz bir durum?
-Yeni bir yetenek edindiginiz bir durum ve nedenleri?

vb vb bir suru sorular...Bu sorularin hepsi bir arada olmasa da degisik kombinasyonlar seklinde onunuze geliyor. Genelde sirket basina 5 soru dusunun ve sorular genelde farkli formatlarda soruldugu icin de ayni cevabi copy-paste usulu ordan oraya gecirmek cok akillica bir is degil acikcasi. Bu nedenle pasa pasa soylenmeden oturup duzgun cevaplar yaziyorsunuz, bu size sunulan bir firsat ve iyi degerlendirmelisiniz. Bu asamaya katilan binlerce insan oluyor, 8-10 bin kisi arasindan nasil siyrilabilirim denemesine hosgeldiniz, kolayliklar gelsin efen'm:)

Bu asamada verdiginiz her bilgi oteki asamalara gecmeniz sayetinde yuzunuze vurulacak 10365 kere, o yuzden "aman da ben hikaye yazarim beee" demeyin, yutmazlar! Siz oraya yazarsiniz ufurukten teyyare cafcafli bir hikaye, sonra yuz yuze mulakatta bir cumleniz de aksi bir sey soylersiniz aninda farkedilir durum...Bu yuzden boyle ucuz numaralara kalkismak cok zaman kaybettirici (o hikayeyi uydurmak icin harcayacaginiz zamani ve sonrasinda toparlamak icinki zamani dusunurseniz) ve de ayni zamanda tehlikeli...Bir de eger size is teklif edilirse burda yazan her sey teker teker kontrol ediliyor, mesela bir stajda sunu sunu yaptim demissiniz, arayip soruyorlar "bu cocuk gercekten yapti mi boyle bir sey" diye, "amannn oldu artik" dediginizi duyar gibiyim fakat dogru bunlar, ise giren arkadaslarimdan biliyorum, o nedenle aklinizda olsun...

Gelelim ikinci asamaya: Online basvuruda binlerce kisi arasindan siyrilmayi becerirseniz sirada ya sirketle ilgili test var ya da online psychometric test. Sirketle ilgili testi cok yerde gormedim ama karsilasabilirsiniz, degisik durumlar sunuluyor, coktan secmeli cevaplar var, yanitliyorsunuz.

Pyschometric testse hemen hemen her sirkette var, "verbal" ve "numerical" olmak uzere ikiye ayriliyor. Sozel testte daha cok paragraf sorulari oluyor, bu isin kolay kismi...Sayisal testteyse grafik ve data analiz sorulari oluyor ki zamana karsi yarisirken oldukca zor. Atiyorum veriyor adam size japon yeni, dolar ve sterlin kurlarini, diyor ki Tom gitmis japonyadan yen almis da su kadar amerikada bozduracak da acaba sterlin uzerinden ne kadar kar eder. Burda da hesap makinesini kullanim hizi oldukca onemli. Hizli hizli okuyup hesaplamaniz gerek, bazi sorulari baktiniz yapamiyorsunuz gecmeniz gerek...Kimse zaten sizden 100% dogru yapmanizi beklemiyor, her sirketin degisik orani var, hatta her departmanin...Belki satis icin 50% uzeri kabul ediyorlar da finans icin 60% ustu istiyorlar. Bu oranlari salliyorum da boyle degisiklikler oluyor cidden.

Burda da matematik zekasi yuksek arkadaslarinizi yaniniza alip hayli yuksek sonuclar almayi dusunebilirsiniz belki ama sonradan cogu sirketin yuzyuze yapilan gorusme oncesi bu testi tekrarlattigini unutmayin. Siz en iyisi bu belesci yontemleri kafanizdan sokup atin:) en guzeli bu:)

Bu testleri de gecerseniz sizi arayip ilk gorusmeye cagiriyorlar. Eger UK disindaysaniz genelde telefon uzerinden olur gorusme, bu durumda da ozellikle yavas konusurlar ve yuz yuze olandan farkli olmamasini saglamaya calisirlar, dezavantaj yaratmasin bu durum diye. Ama bence vucut dilini dusunursek yine de dezavantaj bir durum. En guzeli yuz yuze gorusmek. Bu gorusme "competency based" olur genelde, yani genel yeteneklerinize yonelik. Basvurunuza verdiginiz ornekleri tekrardan anlatmanizi ve ayrintili bir sekilde aciklamanizi isteyebilirler ya da baska sorular sorabilirler, alakasiz sorular da sorabilirler "sizce dunyanin en buyuk sorunu su anda ne" gibisinden. Basvurunun uzerinden tekrar tekrar gitmek hazirlik acisindan onemli, ayrica sirketlerin web sitesinde bu ilk gorusmeler icin ipuclari vardir kariyer bolumlerinde, ne tarz sorular sorduklarini falan anlatan bunlar iyice incelenmeli.

Bu asamaya da yaklasik bir 100-200 kisi kaliyor sanirim. Bunu eger gecerseniz son asamaya geliyorsunuz: Assessment Centre. Bu bir gun veya iki gune yayilan bir asama. Bu surede sirketin misafiri oluyorsunuz ve kucuk oyunlar oynuyorsunuz. Televizyondaki "Apprentice" programini cogu kisi biliyordur, bu programdaki gibi oyunlar var. Neler olabilir bu asamada?

Ek bir competency mulakati, teknik mulakat (iste kullanilacak bilgilere dair), case study (size verilen bir senaryoyu analiz etmeniz isteniyor, genelde problemi tanimlama, cozum bulma ve sunum olarak), grup study/discussion (burda 4-6 kisi bir masada oturup bir durumu tartisip cozum buluyorsunuz ve cevrenize oturan gozetmenler de size not veriyor), rapor yazma, sunum yapma...Simdilik aklima direkt gelenler bunlar...Bunlarda hep size notlandiran 2-3 kisi oluyor firmadan, son olarak da butun notlar bir araya getiriliyor ve ise alinip alinmayacaginize karar veriliyor.

Genelde firmalar "bir yerde kotu yaparsinzi diger yerden kurtarirsiniz hic muhim degil" tadinda konusuyor ama ben pek inanmiyorum buna. Rekabet cok buyuk ve en ufak hatanizda kaybediyorsunuz. Bu assessment centre.lar surekli yapiliyor yil icinde, katilan 6 finalistin hepsini de alabilirler, hicbirini de almayabilirler, tamamen firma yetkililerine kalmis. Bunlarin maliyeti buyuk oluyor tabi, mesela bazen ingilteredeki firma tutuyor hollanda'da duzenliyor, 2 gunluk assessment centre, 5 yildizli otelde konaklamanizi sagliyor, boyle sosyetik yemekler falan, kendi kendine insan "bu kadar maliyet varsa kesin almaya niyetleri var" diye dusunuyor, nitekim yaniliyor:) Bu firmalar gercekten "buyukler" ve bu maliyet onlar icin hicbir sey degil. Bu yuzden tamamen emin olmadiklari insana kesinlikle is teklif etmiyorlar.

Surec iste boyle bir sey burda, cok fazla basvuru oldugu icin ve bunlarin hepsini gozden gecirmek elemek cok uzun surdugu icin genelde firmalar bir sene arayla ise alim sureclerini baslatiyorlar. Mesela cogu banka su anda 2007 senesi icin basvurulari kabul ediyor, bu surecin sonuclanmasi genelde 4-5 ayi buluyor, sonrasinda is izninizin de alinmasiyla beraber temmuz-eylul gibi ise basliyorsunuz. Ama bazilari daha erken davraniyor, teklifi kabul eden adaylari ara donemlerde de ise baslatiyor, firmadan firmaya degisiyor acikcasi...Basvurular genelde kasim sonu gibi kapaniyor, ama eger istedikleri gibi iyi adaylari bulamazlarsa sureci kapatmayip devam ettiriyorlar. Ben gecen sene bu devam edenlerden 3 tanesine basvurup final asamasina kadar gelmeyi basardim ama final asamalarindaki kucuk hatalardan dolayi simdi "hala" is ariyor malesef. Aslinda cok da malesef bir durum degil cunku cok iyi deneyim oldular, Turkiye'de boyle bir surec olmadigi icin hic bilemiyordum nasil davranacagimi, beni neler bekledigini...ogrenmis oldum:) Simdi bu deneyimlerle beraber tekrardan deniyorum sansimi:)

Zorlu ve uzun bir surec olacak ama hemen oylesine bir ise baslamaktansa gec ama iyi bir noktadan baslamayi tercih ediyorum ben sahsen...Hayirlisi diyorum artik baska bir laf kalmiyor diyecek:)

Bu kadar uzun yaziyi okuduysaniz da tebriklerimi sunuyorum, iyi de aksamlar dilerim efen'm.)

Friday, September 15, 2006

Ye 14: Spi Spa Mak Mak Makarna Yesek :)

Iste "Ye" serisinin bir digerinde Londoner Foodie'ler karsinizda sevgili okuyucularrrrrr:)))

Efen'm aslinda bugun icin benim aklimda rahmetli babanemin yaptigi usul findikli-sekerli makarna yapmak vardi. Bu eksiyen yuzlerinizle ilgili napsam bilemedim artik, aaaa!!! Bir deneseniz kim bilir ne kadar cok seversiniz, bahcenizden toplanan/taze alinmis kavrulmus findigin tereyagli sekerli makarnayla birlesimi superdir! Demedi demeyin:) Fındıklı tariflere de katilmak istiyorum zaten ne zamandir, bunu bilare bir vakit buldugumda yapacagim.

Emekle yuruyen Peynir Gemisi'nin sahibi Elvanin ev sahipligi yaptigi bu "Ye-14" aktivitesi icin onerdigimiz pek bir leziz makarnamizsa Cekirdekli Spagetti :) Blogun takipcileri artik biliyor cekirdek duskunlugumu, ee makarna da cekirdeksiz olmaz, ben denedim, pek guzel oldu:) Dedim "hemencecik yazayim":)

Ihtiyacimiz olan sey kepekli spagetti (normal de olur tabi ama kepeklinin tadi da gayet hos bence), yarim yagli kasar peyniri, kabak cekirdegi ici, azicik zeytinyagi ve tuz.

Spagettiyi kirmadan pisiriyoruz. Bu arada burda ilgimi ceken bir sey oldu, bilirsiniz biz Turkiye'de makarna pisirirken hep suyun icine bir kac damla yag damlatiriz yapismasin birbirine diye ki damlatmazsaniz gercekten yapisir top top cikar makarnalar, cok feci olur:( Burdaki makarnalar yapismiyor! Cok ilginc, ne alaka oldugunu halen daha cozemedim, koyuyorsunuz spagettiyi kaynayan suya, oohoooo boyle tel tel ohhh:) Cok guzel oluyor:)

Neyse...Sonra bir kenarda yine kasardan kucuk kupler yapmaca oynuyoruz:) Biliyorum siz bunu cok sevdiniz ispanakli omletten, oynayin kardes kardes:))))

Sonra spagettiyi suzuyoruz, yalniz soguk sudan gecirmiyoruz. Bunu yillardir yazar su Italyan kadin, adini unuttum simdi, milliyette yaziyor galiba, "soguk sudan gecirmeyin tadi gidiyor" diye, gercekten oyle. Anti-soguk su spagettimizi suzgecin icinde birakip teflon tavaya azicik zeytinyagi koyuyoruz...Kiziyor bu bir guzel...Sonra icine kabak cekirdegi ici...Cekirdekler azicik kavruldu mu? Tamam, simdi suzgecteki spayi tavaya dokuyoruz...Hafif ateste karistiriyoruz bir guzel...

Son isleme geldik, hazir misiniz? Simdi de bu karisimi soyle bir duzlestirip en uste kucuk kupleri atiyoruz...Bu kupler efen'm boooyle bir eriyor bir eriyor, sonra tekrardan bir karistiriyoruz spayi, cekirdekler kasarlar ooooo :) Bu arada tuz eklemeyi de unutmuyoruz tabi bu karistirma esnasinda:)

Sicak sicak direkt tabaga...Bir catal bir de kasik, rahat rahat yemek icin:)

Afiyetler olsunnnnnnn:)))

Not 1: Sakin simdi "sismanlatcan Burcuk bizi" demeyin:) Azicik pisirin, tadimlik:) Oglen yemegi icin ideal...Hem makarna kilo yapmiyor, test edildi onaylandi:)))

Not 2: Kilo demisken yalniz cok alakasiz da aklima Denizli'deki unlu sekerci geldi...Bilmem bilir misiniz Denizli'nin unlu bir sekerci-helvacisi vardir carsi icinde, coook eskilerden kalma, efen'm bu amcalar super yaparlar her bir seyi, asil muhtesem urunleriyse benim icin irmik helvasidir, vitrine camin onune bir tepecik yaparlar irmikten, boyle sicaktan bugu olur cam, offffffffff ki ne offffffff:))) boyle torbanin icine koyup satarlar, eve dayanmaz, yolda icinden parca parca yersiniz:)))) Simdi gecenin bir yarisi aklima geldi, annekusumun burda olusu ve gitmeden irmik pisirecek olmasi ne buyuk mutluluktur:)))) Ayrica yilbasinda Denizli'de olusum ve bu amcalardan tekrardan kis sogugunda iscacik irmik yeme guzelligi de ayri bir olay:) [bu istah acici oldu ama hosgorunuz, irmige laf yok:)]

Not 3: Tatli irmigin ustune tatsiz bir haber de yine bir hirsizlik vakasi :( Severek takip ettigimiz bir suru yemek blogu sahibinin yazilari izinsiz bir sekilde www.gurme.net sitesinde yayinlanmis, linkler verildigi icin hakli gosterilmeye calisiliyor ama sonuc olarak izin alinmadigi icin yine durum ayni>:( Ne zaman vazgececekler cok merak ediyorum dogrusu! Kiniyorum ben de!!!

Wednesday, September 13, 2006

Kilo almadan tez yazmanin formulu

Ve iste beklenen an:) Kilo almadan tez yazmanin formulu ta tamm:)))

Simdi bastan belirtmek lazim ki eger siz zaten normalde yediklerinize dikkat etmiyorsaniz sizi baska bir post.a alalim sevgili okuyucu, bununla zaman gecirmenin anlami yok.

Ama eger normalde dikkat ediyorsunuz da sirf bu tez vb islerle ugrastiginiz, gunde en az 12-13 saatinizin masa basinda ve stres icerisinde gectigi bir durumdaysaniz (veya boyle bir ihtimal varsa yakin gelecekte) dogru yerdesiniz:)

Asil olay boyle donemlerde stresten ve can sıkıntısından dolayi, ozellikle de yapacaginiz isten ve pek sevgili masanizdan bir 10-15 dkligina bile olsa ayrilmak icin surekli mutfagin yolunu tutusunuz. Ustune ustluk mutfakta da oyle saglikli besinlere yonelmeyip, direkt mutluluk hormonlarinizi harekete gecirecegine inandiginiz cikolata vb bol yagli, bol kalorili, size kilo-saglik problemleri-ve uzun vadede kotu his olarak geri donecek yiyeceklere odaklanmaniz.

O zaman formul cok basit: Atistiracagimiz seylere dikkat etmek. Mesela tatli olsun ama kilo aldirmasin. Sonra boyle bir ferahlatici etkisi olsun bunyede, uyku getirmesin (malum kocaman bir cheesecake.in bunyede yarattigi yarim saatlik mutluluk hissi sonrasi getirecegi tatli uyku sizi ugrasinizdan daha da uzaklastiracak).

Ilk resim gayet aciklayici: Meyveler bu donemde can dostlar olmali. Kutur kutur elmalar ve nektarlar (veya herhangi bilimum meyve, malum burda imkanlarimiz sinirli:) ) hem tatlilar hem de ferahlatici etki yaratiyorlar. Bu etkiye bir diger ornek de sevgili kerevizden geliyor:) "Yaz kizim kereviz" sozleriyle yillardir dalga gecilen, degeri bilinmeyen bu guzelim sebzenin her ne kadar etli-nohutlu-semra sultan formulunun kalbimizdeki yeri ayri olsa da cig hali de bu tarz donemler icin ideal. Simdi hemen suratlar eksidi yine bakiyorum, aaa, olmaz ki canim! Bir deneyin sonra karar verin, salatalik gibi bir tadi var. Saplari alip guzelce yikiyorsunuz, disindaki kilcik tabir edebilecegimiz seyleri soyup afiyetle yiyorsunuz, bol saglikli-lifli-leziz!

Ikınci resimdeyse Onken isimli kutsal markanin yogurdunu goruyoruz:) Kutsal derken yanlis anlasilmasin, cok sevdigim icin boyle kullandim:) Mutluluk veren bir diger az kalorili yiyecek de meyveli yogurtlar, sahsen ben normallerinin hastasiyim zaten bu tahilli olanina iyice deli oldum:) Onken Wholegrain Biopot Peach icinde kucuk tahil parcalari barindiran, seftalili yogurt. Bulabilirseniz bundan yiyin, bulamazsaniz da bilimum degisik markanin meyveli yogurtlari da bu donem icin gayet uygun.

Gelelim ucuncu guzellige...Yok kahveden bahsetmiyorum yanlis anladiniz:) Kahveyi de cok severim ve uyumamak icin de ozellikle ictigimden ve az bucuk bagimli oldugumdan bu donemde 5 kavanoz kahve bitirdigim dogru, ha gururlu muyum, yok asla degilim:( Simdi vucudumu detoxlamaya calisiyorum hic kahve icmeyerek, zira son zamanlarinda artik kolumda agrilara falan neden oluyordu. Oldukca sagliksiz ama bu donemde kacinilmaz bir sey malesef. Siz yine de dikkatli olun.

Guzellik dedik kaldi:) Muller Rice Apple kivircigin Muller tavsiyesiyle denedigim ve bayildigim bir diger yiyecek. Bildigimiz sutlacin altinda elma soslu olani. Evde bir yapip denemeyi dusunuyorum, eger guzel olursa yazarim buraya:) Pek bir leziz bir tatli, bunu tabi Turkiye'de bulamazsiniz belki, bunun yerine guzelim pastanelerden sutlu tatlilar alabilir ya da kendiniz evde yapabilirsiniz. Diger tatlilara gore kiyasla az kalorili ve leziz secenekler. Yalniz aman diyim malum diyet urunler markasinin (ismini yazmak istemedim) diyet pudingini yapmaya kalkmayin, bir kere ben yaptim, bir lokma aldik gerisi cope gitti. Diyet yapicaz diye de damak zevkinden olmamak lazim, di mi ama? :)

Bunlara ragmen hala caniniz tatli istiyorsa az kalorili krakerlerin ustune ev yapimi recellerden azar azar koyarak yerseniz bu da ihtiyacinizi giderebilir. Diger cikolatalilardan saglikli olacagi kesin...

Tum bunlarin yanisira tabi masanizdan eksik etmemeniz gereken sey kocaman bir sise su, caniniz sıkıldıysa su icin, bu da gayet saglikli...Yalniz gunde 3 lt.den fazlasi sanirim vucuda zararliymis, belirli limitte icin, dikkat edin kendinize...

Bir de dondurulmus gidalardan uzak durup usenmeden kendiniz yaparsaniz bir seyler, haslanmis makarna ustu yogurt bile olur, siz bu isi kotarirsiniz:) Hem guzelce ugrasinizi yapar hem de sagliginizi korumus olursunuz:)

Simdiden kolay gelsin:)

Sunday, September 10, 2006

Istiridye ve Deniz Urunleri Fuari :)

Kuzular buradayken o kadar cok yer gezip fotograf cektim ki hangi birinden baslasam bilemedim:) En yakinda olandan baslamaya karar verdim, taratataammmmm, karsinizda 2006 Istiridye ve Deniz Urunleri Fuari :)

Yaz demek Londra'da festival sezonu demek, her kose basinda degisik bir aktiviteyle karsilasabilirsiniz, tabi karsilasmak yerine uygun bir dergi vb alip takip etmek daha iyi olabilir, cunku gercekten ilginc olaylar gerceklesiyor.

Bunlardan biri de Hay's Galleria'da gerceklesen bu fuardi. Karadenizli bir aile olarak (annekusum haric (kendisi egeli malum:))) "denizden ne ciksa yerim" modunda oldugumuz icin her daim, bunu da kacirmadik tabi ki:)

Once Borough Marketa gittik, ordan da London Bridge'le Tower Bridge arasinda yer alan Hay's Galleria'ya.


Icerisi cok kalabalikti, bir yandan muzik caliyor 2, bir tarafta bir amca insanlara yengecin etleri nasil temizlenir onu anlatiyor, diger tarafta bir teyze kuru fasulyeli balik pisirmis (hemen yuzler eksimesin efen'im pek bir lezizdi:)) onun tarifini veriyor. Zaten ortam bilimum istiridye satan kucuk yerlerden olusuyor. Tabi satilan sadece istiridye degil, ispanyollarin unlu deniz urunlu pilavi Paella, Belgo usulu buyuk wok tavalarda pisen soslu kabuklu midyeler, kucuk kaplarda satilan karisik haslanmis deniz urunleri 2 3, kizarmis deniz urunleri ve ek olarak pismemis taze urunler...Daha liste uzayip gider, akliniza gelebilecek bilimum deniz urunu:)

Biz de tabi bu kadar sey varken mahrum birakmadik kendimizi, uzun zamandir kivircigin ove ove bitiremedigi istiridyelerden yedik. Ustteki fotoda hemen ilk basta gordukleriniz denizden cikmis yenmeye hazir istiridyeler. Merakinizi giderelim: Evet, cig! Simdi hemen sushi yiyen adamin pesindeki merakli kitle kurtcuk pesine duser, yok oyle bir mevzu, tekrar tekrar soyluyorum, besin degeri yuksek, gayet leziz, dunyada bir suru diger insanin yedigi yiyecekler bunlar; degisik lezzetlere acik olalim:)

Bunlar boyle onde dizili, cesitlerine ve boylarina gore fiyatlandiriliyorlar. Sonra arka tarafta abiler bilege kuvvet aciyor kabuklari ozel bicaklarla (bkz1, bkz2). Sonra da direkt tabaga ve size:)

Bir kenarda kocaman tabakta limonlar oluyor, limonu sıkıyorsunuz ustune, sonra direkt mideye:) Gercekten de leziz bir sey:) Haslanmis midyenin tadina andiriyor ama ondan biraz daha kuvvetli bir tadi var.

Seneye bu zamanlarda Londra'ya yolunuz duserse aklinizin bir kosesinde bulunsun, gercekten ilginc bir fuar. Tabi diger zamanlarda da dunyanin bilimum yerindeki deniz urunu satan restoranlarda bulabilirsiniz, ya da Londra'ya geldiginizde Borough Market'da ucuza yiyebilirsiniz:)

Tek yapmaniz gereken dusunmeden lupletmek:) Pisman olmazsiniz:)

Bir de son olarak bahsetmek istedigim sey white halibut isimli balik. Atlantik okyanusundan cikiyormus bu balik, fuarin cikisinda tanitimini yapiyorlardi. Burada Marks&Spencer veya Waitrose gibi kiyasla pahali marketlerde satiliyormus. Siz de belki bir yerde bir restorana gidersiniz rastlarsiniz, sakin "aman bu da neymis" deyip de gecmeyin, boyle leziz bir balik olamaz! Tanitim yaptiklari standda ustunu sarmisakli otlu bir sosla marine etmisler ve folyo kagidinin icinde izgara ustunde pisirmislerdi, kucuk parcalar halinda dagitiyorlardi. Cok lezizdi cok!!! Unutamadigim lezzetler arasinda girdi kendisi, sizin de aklinizda bulunsun .)

* Bu arada malum Blogger foto yuklemede sorun cikartmazsa varligindan suphe edilecegini dusunuyor kanimca. Bu yuzden bu kadar azcik foto var. Neyse ki flickr sayesinde baya bir foto yuklemeyi basardim, linkleri atlayip gecmeyiniz efen'im.) yandaki 2-3 gibi sayilar link.e ek olarak verilmis baska fotolara gidiyor...

Gorusuruzzzzzzzzzz :)

Wednesday, September 06, 2006

Aaa: BURCU IS ARIYORRRRRR !!! :)

Dostlar, tanidiklar, herkesler,

Duyduk duymadik kalmasin efeni'm, is ariyorum :)

Bu linki siteye 26 temmuzda koymustum, o zamandan sonra 1 ay kadar bir sure, bir cogunuzun da takip ettigi uzere, tezimle bogustum. Tezimi gecen cuma teslim ettim, artik Aralik'ta olan mezuniyet torenim disinda bir baglantim kalmadi okulla.

Simdi sabah aksam is aramacalar:)

Internete acik bir sekilde CVmi koymak istemedim, onun yerine CVdeki bilgileri esprili bir dille yazmaya calistim. Birisi de gorup "ahhh iste aradigim insan" desin, is teklif etsin gibi fantazilerim yok :) [Hani boyle bir niyetiniz varsa tabi engel olmayalim ama eheh:)) ] Tek dusuncem su: Ben bir yandan bakiyorum is ilanlarina falan ama olur a benim gozumden kacan bir ilan olur, siz de dusunursunuz ki "aslinda Burcuk buna basvurabilirdi" iste o zaman bana haber verirseniz cok sevinirim:) Firsatin nereden cikacagi belli olmaz ne de olsa :)

Biliyorum benim gibi bir suru mezun var is arayan ve bu ortamda is bulmak hic kolay degil ama hepimize yetecek kadar is oldugunu dusunuyorum pazarda:) Birisi olmaz, digeri olur, sabredip uygun isi beklemek lazim kanimca. Finans sektorundeki islere bakiyorum ben agirlikli olarak,buna ek olarak diger sektorlerdeki firmalarin finans kisimlari da olabilir tabi ki...Bir de dunyanin da her bir yanina gidebilirim, o yonden kasmiyorum kendimi.

Simdiden yardimlariniz icin cok tesekkurler:)

Ne demis bir 'ismini hatirlamadigim' kisi: Iyilik yap, iyilik bul:)

**Bu arada bu postla alakasiz ama bir yandan annemleri gezdir, bir yandan is ara derken oteki bloglara cok bakamiyorum, bilare bir donecegim, takipteyim:) Unutuldu sanmasin kimseler:)

Sunday, September 03, 2006

Ispanakli Omlet

Uzun zamandir ic sıkıntısıydı, tezdi derken blog foodie kavramindan baya uzaklasmisti...

Biliyorum siz de cok sıkıldınız bu durumdan, gunlerce yeni bir ispanakli tarif gorememek ne demekkkk?

:)))

O yuzden hemen dedim tez elden doneyim yummmm yummm yemeklere:) Ne zamandir bahsettigim Ispanakli omletle tabi ki de:)

Bundan 2 hafta once kendisi "Dunyanin en pek bir leziz omleti" secildi! Inanmadiniz mi? Hıh!Deneyin gorun o vakit:)

Ispanaklari yikiyoruz yine guzelce, sonra dogruyoruz her zamankinin aksine:)) Eee bazen tembellik yapmamak lazim:) Sonra bir kapta 2 yumurtayi cirpiyoruz, icine toz kirmizi biber, tuz, nane, ve de pek tabi ki kabak cekirdegi ici koyuyoruz. Sonra ispanaklari da bunun icine koyuyoruz, karistiriyoruz guzelce. Azicik zeytinyagini kizdirip tavaya dokuveriyoruz karisimi. Bu arada orta ateste pisiriyoruz, cunku oteki turlu yaniyor kendisi.

Neyse, onu kendi haline birakiyoruz biz, kenarda kasar peynirinden kucuk kupler yaratmaca oynuyoruz:) Sonra soyle bir bakiyoruz omletin alti pismis mi diye, tahta spatulalar bu noktada pek bir yararli aletler...Ustu de baya katilasmaya baslar gibi oldugunda kupleri ustune ativeriyoruz...

Bu kupler boooylee ustunde eridi mi? Sonra siz yarisini kaldirip pat diye oteki yarimin ustune attiniz mi? Yanina da ekmeginizi kizartip, kucuk parcalara humus surdunuz mu?

Sahane mi? Inanmadiniz mi?

Yok artik! Benim size diyecek bir lafim yok yani bunun uzerine, aaaa!!!

:)

Afiyet olsun:)

Saturday, September 02, 2006

Voolaareee Ooo :))

Bu uzun "sancili" donem de bitti, wooohooooooooo:)))

Simdi gidip kuzularla zaman geciricem, bilare uzun uzun yazarim.) tez yazarken kilo almamanin formulu, ispanakli omlet, ispanakli bulgur salatasi :)) ve de bilimum tarif, pek yakindaaaaaa:)))

Simdi hep beraber, Voooolaaareeeeeee, oooooo:

http://fun.from.hell.pl/2003-02-18/volare-karaoke.swf

Herkese cok tesekkurler:) Gercekten cok sansliyimmmm:)

Tuesday, August 29, 2006

Just keep swimming :)

Hey Mr Grumpy Gills
When life gets you down you know what you gotta do?
Just keep swimming

Just keep swimming
Just keep swimming swimming swimming
What do we do we swim, swim, swim
Oh ho ho How I love to swim
When you want to swim you want to swim



* Iyiyim ben merak etmeyin:) Yorumlara bilare teker teker cevap yazicam, herkese destegi icin coook tesekkur ederim:) Simdilik en sevdigim Youtube videosunu koyup kacmak istedim:) Goruntu kalitesi cok kotu ama Finding Nemo'nun en guzel bolumu:) Cuma sabahina sıkıcı Burcu out, her zamanki Burcu in:) Artik "her zamanki"yi nasil yorumlarsaniz:))) Kuzularim da iyiler, bana bol bol destek oluyorlar, duygulaniyorum cok, yaslaniyor muyum?

Operim kocaman!

Friday, August 25, 2006

Bıkıntı kuzusu

Icim daraldi, iki uc kelime de suraya sikayetleniyim dedim...Cok soylenirim ben, burdan boyle kuslar bocekler mutlu mutlu postlar yazdigima bakmayin, bir seye taktim mi durup durup soylenirim, kivircik sag olsun usenmeden dinler, mehtap kufreder "biktim ulan artik aaa" diye ama dinler yine...annekusla babakus da dinler, herkes dinler usenmeden, cok takdir ediyorum, cok bir kuzular, azimle beklerler zamanin gecmesini...gecer de nitekim tabi...gecip gidiyor da iste o sirada insan kendi kendini sıktıgıyla kaliyor..

nedir olay? 40 sayfa yazi! bu kadar canini sıktıgına deger mi? degmez! pek tabi ki degmez de iste insan bazen (cogunlukla diyelim) engelleyemiyor kendini...oturuyorsun, butun gun ugrasiyorsun, canin sıkılıyor, msn.e girip biraz bikbikleniyorsun birilerine, sonra kendi kendine "yeter" diyorsun, tamam hadi tekrar donuyorsun kitaplarin arasina...

Her sey bir yana kafadaki sorular bir yana, "eee so what" donup duruyor kafanda, yaziyorsun bunlari da sonuc ne? katkin ne? ne degisti sen bu tezi yazinca? kendimden bir cilgin ekonomist katkisi beklemiyorum tabi ki de, boyle bir amacim yok ama yine de bunun sonucunu da birileri okudugunda "ahh evet yaa aslinda boyle bir sey de var" desinler istiyorum, bu donemin bana kattigi sey cok tabi ki de, ama onlara katacaklarindan supheliyim...

Boyle iste bir gun umutlu kalkiyorum, bir gun her sey yikilmis gibi, sanki acilarin cocuguyum, hayret bir sey, cok kiziyorum kendime, bu kadar buyutulcek bir sey yok...ama herkes ayni, her gun bir baska arkadasimdan bir msj mail bir sey geliyor "aglamaktan olucem, zaten suramda da boyle bir hastalik cikti" modunda, stres hepimizi yamulttu:( hem de gereksiz bir stres...offf...

Neyse, son bir hafta...ve de en bir guzeli yarin ANNEKUSUM ve de BABAKUSUM geliyorlar, onlari gorunce butun sıkıntılarim kus olup ucucak eminim:) zaten kivircigi da bir haftadir gormuyorum, kesin onun da etkisi var...yarin guzel bir gun olacak kesinlikle:) sonraki gun yine gereksiz depresken moduna donebilirim, izin var

Bu sarki da benim hayatimin biricik "pretty things" leri icin geliyor, iyi ki varlar :)

Herkese guzel bir haftasonu!



Monday, August 21, 2006

Phd: Piled Higher and Deeper :)




Benimki MSc ama olsun:) Yine de cok komikler:) Traji-komik!
Akademik dalgalarda yuzenlere sevgiyle...
Ben yine yokum bir sure, gorusuruzzzzzz :)

Friday, August 18, 2006

Cuma guzelligi

Dunyanin en bir guzel cuma sarkisi:



Herkese iyi haftasonlari .)

Monday, August 14, 2006

Ye # 13: Salata seven Chickpeassss :)

Heyy Chickpeasss :)

Benim bir adet kuzum var, en bir kivircigindan, kendisi hep boyle basliyor Foodie Club maillerine cok seviyorum:) E simdi Turkce'de bicir kelime cok tabi, Ingilizce'de kuzum desen*my lamb*ııhhh olmuyor:) kusum desen, hadi *birdiesss* de, bir derece:) Ama chickpeas guzel soz, yakisiyor...

Eee chickpeas, ne var ne cok? Bir haftadir yokuz bizler, ozlenmisiz belli, yorumlari gorduk mutlu olduk:) Bu "sancili" (bu lafi da cok seviyorum oyle abuk yerlerde kullaniyorlar ki Turkcede, bir de ben kullanayim hadi) donemde boyle guzel yorumlar okuyunca kocaman guluyoruz tabi dogal olarak:) Aslinda cok bir acilarin cocugu durumu yok ama iste sıkıntı var...Neyse bu blogda sıkıntılardan hic bahsedilmedi nerdeyse simdi de bahsedilmesin mumkunse...

Ehem ehem...Londra'nin pek bir muhterem kiz kardes Foodie'leri bir yemek etkinligine katilmakta ilk defaaaa :) Duyduk duymadik demeyin:)

Sevgili Yemek Cini salata etkinligi duzenler de salata vb saglikli yemeklere duskunluguyle bilinen Londoner Foodie'ler katilmaz mi etkinlige:) Soz verdigimiz gibi kimsenin tahmin etmeyecegi, pek kolay, leziz ve de saglikli bir tarifle karsinizdayiz:)

Nohut salatasi hazirladik biz etkinlik icin, gecen hafta gunesli bir pazar gunu bahcede luplettik sizin icin, pek memnun kaldik "ahhh evet" dedik "guzel secim":)

Gerekli malzemelerimiz:
Nohut, domates, beyaz peynir, avakado, turp, limon, zeytinyagi

Biz nohutlari konserve sekilde aldigimiz icin hicbir isleme tabi tutmadan direkt salladik salata kabimizin icine. Sizdekiler kuru nohutsa bildigim kadariyla bir onceki geceden islatip, sonra da hasliyorsunuz. Bunu tam bilemiyorum, eminim siz benden daha iyi biliyorsunuzdur:) Yeni nesil bir insanim ben, gider alirim haslanmis :)))

Domatesleri irice dogruyoruz, avakadoyu temizleyip dogruyoruz yine iri iri, bu arada avakado hafif olgunlasmis olsun, ham keserseniz valla sert sert hic bir sey anlamazsiniz yediginizden benden soylemesi:) E butun malzemeler iri de beyaz peynir ufalansin mi? Onu da iri iri bir zahmet...iri dediysek de abartmazsaniz iyi olur tabi goruntu acisindan:) Bunlari boyle bir kabin icinde karistiriyoruz nohutlarla, yalniz asiri karistirmayalim ki ezilmesin avakadolar...

Sonra bir limonun suyunu sıkıp bir bardakta azicik zeytinyagi ve tuzla iyice karistiriyoruz, salatanin ustune dokuyoruz. Ustune de minik turpcuklari boyle ince ince dilip sus yapiyoruz .)

Afiyetle goturuyoruz :)

Nasil leziz bir salata! Boyle anlatilmaz yasanir yani o derece! :)

Kivircik bahsedince ben ilk basta bir "bak emin misin sonra butun gun ruzgar problemi yasamayalim" dedim :) burda bu gaz problemini doktorlar vucudun urettigi ruzgar olarak tanimliyormus :) Yenilenebilir enerji kaynagi eheuehe:)) Geyik bir yana ablam dedi ki bu nohut cok faydaliymis arkadaslar, glisemik endeks mi neyse iste oyle bir seyi cok dusukmus de o yuzden cok tok mu tutuyormus kolestrolu mu dengeliyormus, acaba ben atiyor muymusum, dusundum bir an, yok atmiyorum cidden boyle bir seyler soyledi:)

Sonuc: Nohut gayet faideli bir sey, vucudunuz ruzgar uretmeye meyilliyse isterseniz icine kimyon koyun, bildigim kadariyla kimyon gaz yapici ozelligini azaltiyordu, yoksa bunu da mi atiyorum?? Annekusum yardimmmmmmmmm :)

Biz bir sure daha yokuz, muthis tariflerle geri donucez, neli tarifler? tabi ki de ispanakli:) tezle ugrasirken ac kalmiyoruz malumunuz, yeni yeni ispanakli tarifler uretiyoruz:) ortalikta bir hazir paket ispanak satan bir marka gorurseniz bana haber verirseniz cok sevinirim, sponsor ariyorum kendime eheuehe:)))

Bir de bir de "kilo almadan tez yazmanin formulu" azzzzzzz sonra sevgili chickpea, az sonraa:)))

Dipnot: Bu muhtesem yaprak sekilli tabagi kivircigima hediye alan yengelerin birtanesini de burdan opuyoruz kocaman kocamannnnnnnnnnnnn:)

Sunday, August 06, 2006

Hazir...

Hazir Agustos ayi baslamis, Eylul'e surda bir aydan az bir sure kalmisken, kivircik da gezilerden yorulmus kardesini beslemeye alismisken [:)][bu durumdan super mutlu smiley] ben mutfaktan azicik cikiyorum ve de kendimi akademik dunyanin dalgalarina birakiyorum :)))

Bu surede "naptin burcuk, iyi misin, nasilsin, cok calis, tembellik yapma, dombik patates, bortum bocegim" vb bilimum sey soylemek isterseniz mail adresimden ulasabilirsiniz:)

Agustos 15'te yine buradayiz, kimseciklerin tahmin etmeyecegi bir salata tarifiyle Yemek Cininin duzenledigi Ye-13 aktivitesine katilmak icin:)

Bu arada siz de kendinize cok iyi bakiyorsunuz, mutlu mesut yasayip gidiyorsunuz, capiche?

Bir de Fiona Apple dinliyorsunuz:

Doyamadiysaniz gidip ustune bir de Across the Universe, Mistake, Please please please dinliyorsunuz, bulamazsaniz bana bir mail atiyorsunuz ben size yolluyorum:)

Sevgi saygi bilimummmmm opucuk


Nerd mode on Bee

Burcuk

Friday, August 04, 2006

Ortaya karisik salata:)

Offf dun bir salata yapmisimmmmm:) Aman amann o ne leziz bir sey oldu valla inanamiyorum boyle uydurmasyon tariflerimin bu kadar basarili sonuclar verdigine:)))

ispanak salatasi tarifi daha once vermistim, ondan buna koyacak isim bulamadim, "ortaya karisik" dedim ahaha tam Turk stili oldu bu:))) yanar doner bir seyler de koysaydim ustune tam olcakti:) biraz daha yaratici olmam lazim isimlerde, evet!

Gecen gun bahsetmistim ya Bulgur Yatagi'ndan ispanak kaldi diye, ne bereketli ispanakmis! ye ye bitmedi bir turlu:))) neyse kalan son ceyregi de bu salatada kullandim.

Tabagin en altina guzelce yikadigim ispanaklari yerlestirdim, cig bir sekilde. Ben yine dogramadim kucuk yaprakli olduklari icin ama siz bakarsiniz iste cok buyuklerse dograyiverin, daha rahat olur yemesi:)

Ustune yarim yagli kasar peyniri dogradim kupler seklinde. Bu arada sebze torbami mikro dalgaya attim. Burda boyle kucuk sebze torbalari var, icinde havuc brokoli karnibahar falan oluyor, hazir yikanmis temizlenmis, mikrodalgada buharda piser gibi pisiyorlar 5 dk.da. Sebzeler pistikten sonra disari aldim tabagi, torbasini kesip tabaga bosalttim ve sogumalarini bekledim bir kac dakika.

Sonra bu sebzeleri de peynirli ispanak yatagimizin (ahahah :) cok eglendim bu yatak olayina:)) ustune koydum, en uste yine kup kup kasar dogradim. Tuz ve nane ektim, yarim limon suyu, azicik da zeytinyagiyla tamamladim.

Yanlarina da trilaylaylomlar esliginde kizarmis ekmeklerden yerlestirdim, Mark da bu arada beni izledi "kafayi mi yedin Burcu" gibilerinden:))) Ama ben ona da soyledim, ben bu yasima geldim daha hicbir yemegin evde oylesine sunuluverdigini gormedim, hep bir ozen vardir yemeklerde, annekusum sag olsun:)

Haydi afiyet bal seker olsun:)

Not 1: Ben mikrodalga ve hazir sebze torbalari kullandigim icin 10 dk.da hemen hazirlayiverdim salatayi ama siz tabi Turkiye'deyseniz mesela bu torbalardan bulma ihtimaliniz biraz dusuk. O zaman siz de sebzeleri bir sekilde haslayin, zaten cok cok yumusayincaya kadar pismelerine gerek yok, diri diri daha guzel oluyor salatada! Boyle olursa iste toplamda yine 30 dk.ya falan hazirlarsiniz sanirim salatayi, kolay bir yemek cidden.

Not 2: Bir de azicik ceviz olsa aslinda.))) Eminim cok yakisacaktir peynirlerle beraber!

Herkese mutlu haftasonlariii:)

Thursday, August 03, 2006

If on a winter's night a traveller

Aslinda bugun The Real Greek'ten bahsetmek istiyordum, dun ders arasi yemek molasi Julia ve Eve'le oraya gittik. Fakat bu dombiler benim fotosunu cekmeme izin vermeden direkt saldirinca yemege tabi tam cekemedim guzel fotograflar:) bir kac tane cektim ama onlardan da tam belli olmuyor:/ Yalniz cok begendim yaa, boyle bir lezzet olamaz, ortaya meze tabagi aldik karisik, yaninda da ozel yunan ekmegi, off offff...neyse ben oraya bir kivircigimi goturucem, o zaman size ayrintili bir anlaticam, bu arada siz buralara gelirseniz aklinizda bulunsun, cok hos bir yer cidden!

Bugun de burda kapali hava, baya da serin, hatta soguk bile diyebiliriz. Tabi benim isime geldi, oteki turlu zor oluyor calismak. Dunden beri aklimda Italo Calvino'nun kitabi var, If on a Winter's Night a Traveller...Bildigim kadariyla Turkce cevirisi de mevcut..Dusunecek fazla bir sey yok ya bu ara, ondan bunlari dusunuyorum ahah:))) ya aslinda yapacak cok isim var ama bir yandan da nasil kitap okumak istiyor canim. Neyse, ben okuyamiyorum bari bugun sevdigim bir kac kitaptan bahsedeyim istedim.
Bu kitabi universite 2. sinifta kesfetmistim, cok hos bir kitap, direkt icine aliyor insani, anlatimi da cok guzel ve surukleyici. Eger bu aralar bos vaktiniz varsa ve hala okumadiysaniz okumanizi tavsiye ederim, cidden cok hos bir kitap. Icerigi hakkinda cok bir sey anlatmak istemiyorum ama bazi bolumlerinde direkt okuyucuya sesleniyor, bu da kitabi daha da ilginc hale getiriyor bence.

Post-modern akim icinde yer aliyor kitap ve de aslinda yazim/edebiyatla alakadar. Ama genelde boyle soyleyince sıkıcı bir hava yaratiyor insanlarda ilk olarak, kesinlikle sıkıcı degil, ne kadar surukleyici oldugunu tekrar tekrar yazmayayim:)


Aklimda kalan kitaplar hep boyle ya degisik tarzda anlatima sahip kitaplar ya da sistem elestirileri. Sistem elestirisi denilince aslinda ilk basta akla George Orwell gelir, 1984 ve Animal Farm romanlariyla. Bunlar da favori kitaplarimdan ama eger daha ucuk bir kitap ariyorsaniz Brave New World tam sizin aradiginiz kitap. Roman Londra'da geciyor, 26. yuzyilda, dunyanin Kulucka ve Sartlandirma Merkezi'nde insanlar istenilen mantiga gore yetistiriliyor, herkes de hayatindan memnun ( mu acaba?). Cok cok ilginc bir kitap.

Bu aralar insanlar bu Ferrasini Satan Bilge'ye falan takmis durumda, kitap milyonlarca satti hani eminim bir sey buluyor ki insanlar okuyorlar ama ben bir turlu sevemiyorum o tarz kitaplari, bu konuda cok onyargiliyim ama okuyanlara icerigi hakkinda sorular sordugumda da az bucuk hakli oldugumu goruyorum. Icinde oldugumuz sistemde bir seylerin ters gittigini hepimiz biliyoruz, herhalde kimse de "ahh ne de guzel dunya" modunda degildir ama bu yanlislarin onume hazir sunulmasina gicigim. Ben tabiri caizse daha cok caktirmadan sisteme saydiran kitaplari seviyorum, daha eglenceli oluyor insanin kendisinin bulup cikarmasi gerekli msjlari, cunku bir de boyle olunca cok farkli anlamlar yuklenebiliyor kitaplara, bu da gorus acisi zenginligi acisindan iyi oluyor. Mesela Otostopcu'nun Galaksi Rehberi de bilinen en komik kitaplardan biri bence ve de ayni zamanda caktirmadan saydiranlardan:) Guldururken dusundurmek boyle bir sey oluyor galiba:) Filmi de cekildi en son ama cok bostu film, bence kitabini okumadiysaniz bir vakit ayirmalisiniz bu seri icin.

Bu kategoride bir diger unutulmaz kitap da Portekizli yazar Jose Saramago'nun Korluk kitabi. Ya bir gun siz de dahil olmak uzere hepimiz kor olursak? Boyle bir gucsuzluk halinde nasil bas ederiz acaba sistemle? Ya da belki de aslinda coktan kor olduk hepimiz ama farkinda degiliz...Boyle bir suru soru yaratiyor insanin kafasinda, elinize aldiginizda birakamayacaginiz kitaplardan.

Yazdikca yazasim geldi:) ama bu kadar yeter simdilik, reklamlarda vardi ya hani kucuk cocuk "cokk isim var anne cooookk" diyen, aynen oyle benim halim de:/

Son olarak dayanamayip bir kac kitap ismi daha verecegim, bunlardan da bir gun ayrintili olarak bahsederim, siz o arada kesfede durun:)) Hos eminim siz de coktan biliyorsunuz bu kitaplari, o zaman da tekrardan bir yad edersiniz artik:)))

Paul Auster: The New York Trilogy
Kutlug Ataman: Peruk Takan Kadınlar
Oruc Aruoba: Ile (dunyanin en guzel iliski kitabi)
W. Shakespeare: Soneler (yeni basiminda bir tarafinda turkcesi bir tarafina ingilizcesi var sonelerin, ve de boyle eski stil bir yaziyla basilmis, insani alip goturuyor)

Ben ders kitaplarina doneyim en iyisi:) Yakin gelecek acisindan bunlar simdilik daha faydali:))

Wednesday, August 02, 2006

Ispanaklı Pilav

Bir ispanakli tarifler kitabimi yazsam diyorum? Ne bileyim soyle sayfa kenarlari Temel Reis figurleriyle suslenmis falan, yazar fotografi icin ben de oyle bir poz veririm kol kaslarimi gosteren (uuuuu bir gorseniz:) ) cok eglenceli bir kitap olur kesin:) Ispanagin faideleriiiiiii:)) Benim gibi kronik anemik insanlarin demir ihtiyacini bir nebze gidermeye yarar ispanak:)

Gecen gunku bulgur yatagindan kalma ispanak vardi, e simdi kavurma yapsan azicik olacak, ben de pilav yapayim dedim:)

Zeytinyagini kizdirirken icine tuz, karabiber ve nane koydum. Sonra yikadigim pirinci koydum, kaynamis suyu ekledim ve de bir iki dakika kaynamasini bekledikten sonra da ispanaklari ekledim. Ben tek kisilik yaptigim icin ceyrek paket kadar kullandim, yaklasik 60 gr kadar. Gayet yeterli oldu ama siz kalabaliksaniz daha cok kullanin tabi ki:)

Peki bu guzelim leziz pilav neden bizim tane tane pilavimiz gibi degil de Risotto modunda gozukuyor? Cunku kocaman mutfakta bir adet adam akilli kapak bulamadim >:/ Ara tara, dolaplara bak, arkadaslarina sor, yok yok yok! Cok buyuk kapaklar var pek bir ise yaramayan, ya da ufurukten teyyare hafifce kapaklar var. Eski dairede cok guzel bir tencere kapagi vardi camdan, tam uyuyordu, ne guzel tane tane oluyordu pilavlar be! Neyse yani bu ne bicim sey boyle demeyin diye bir aciklama da yapayim istedim:)

Siz bunun boyle goruntusune bakmayin, kendiniz deneyin evde, gercekten cok leziz oluyor, ustune de soyle suzme yogurt:) ohhhh:))

Afiyet olsun simdiden .)