Friday, March 31, 2006

Blue Man Group

Blue Man Group 1980'lerin sonlarina dogru New York'ta sokaklarda maviye boyanmis bir sekilde gezmeye karar veren uc kafadarla basliyor. Sokaklarda dolasip garip gosteriler yaparken olay bir sekilde gazetelerin elestiri bolumlerine yansiyor ve sov dunyasina adim atiyorlar.

O zamanlardan beri New York, Boston, Chicago, Las Vegas, Berlin ve Toronto'da gosteri yapmislar. Son durak Kasim 2005'ten bu yana Londra. Londra'da Covent Garden'da yer alan New London Theatre'da gosterilerine devam ediyorlar. Biletler oldukca pahali, onlerden arkalara dogru 50-40-25-15 seklinde gidiyor. Biz de dun aksam gidip izleme serefine eristik.

3 adet adam siyah kiyafetler ve maviye boyali kafalar seklinde sahneye cikiyor. Sahnenin ust kisminda canli calan bir band yer aliyor ki ben bu adamlarin performansini sahnedekinden daha cok begendim:) Turkiye'den geldigimden beri canli rock calan grup izlememistim, gercekten cok iyi caliyorlardi.

Neyse, ben asil mavi adamlara doneyim. Bunlarin olayi hic konusmamalari ve ozellikle yuz mimikleriyle insanlari guldurmeye calismalari. Bu arada da isik gosterileri arasinda davul caliyorlar ki buna da hic lafim yok gayet iyi caldiklarini dusunuyorum. Davulun yanisira borulara vurarak da sesler cikartiyorlar ve de degisik boyalardan arada resimler falan yapiyorlar. Adamlar yaklasik bir bucuk saat boyunca hic durmadan hareket halindeler, enerjilerine de hic bir diyecek lafim yok.

Nitekim bu insanlar nasil boyle bir cilgin eglence yasadilar, onu hala cozemedim ben. Salon hinca hinc dolu degil, hani arkalarda falan baya bos yer var. Ama insanlari gormeniz lazim, isliklar, bagirislar, alkislar boyle bir disardan goren der ki bunlar hayatinda bundan iyisini izlememis. Adamlar bir birbirlerine bakiyor garip bir sekilde millet yariliyor gulmekten. Biz boyle "so what" sekilli bakislar atiyoruz ilginctir:)

Neyse uzatmaya gerek yok ama bence canli calan grup, genel anlamda muzik diyeyim hadi, adamlarin davul calislari, aradaki animasyon bolumu ve hadi bir de adamlarin hatrina diyeyim ki enerjileri disinda gayet geyik, sıkıcı bir sovdu. Ya bu Amerikalilarla bizim eglence anlayisimiz arasinda bir kultur farkliliginin sonucu bu, ya da bir seyler dondu ama ben anlayamadim:)

Sonradan eve geldigimde acaba bu modern sanat olayi da ben mi anlamlandiramiyorum dedim, internette soyle bir arastirdim, kendi sitelerinde modern sanat uzerindeki etkilerinden falan bahsetmisler, hatta Van Gogh'un kendilerini cizdiklerini iddia ediyorlar ki "hadi ordan" tepkisi kacinilmaz.

Su sayfada bir videolari var, bu sovda surekli caldiklari sarkinin videosu, sovda da boyle garip garip dolaniyorlar iste: (ayrica bu sayfada yandaki linklerden grup hakkindaki bilgilere ve bahsettigim modern sanat olaylarina falan ulasabilirsiniz)
http://www.blueman.com/multimedia/video/index.php?vid=ifeellove&q=hi

Genel ozet bilgi icin bkz:
http://en.wikipedia.org/wiki/Blue_Man_Group

Ve de fan siteleri varmis da sastim kaldim, benim de en yakin zamanda katilmam lazim:) bkz:
http://www.bluemanlibrary.com/

Sovu izledikten sonra Domekusumun blog mottosu geldi aklima: Gerekli degildi ama kimseye zarari dokunmadi.

Thursday, March 30, 2006

Canary Wharf & West India Quay

Gunaydin:)

"Erken yatarim erken kalkarim, bir yumurtayi sutle cirparim" sarkisinin favorim oldugu su gunlerde foodie-tavuk karisimi bir sekle burundum ciktim:) Tatil moduyla beraber cilgin eglencelerde degil cogunluk zamanlarda ders calisarak, erken yatip kargalarla beraber uyanarak mutlu mesut "aferim evladim" gunleri gecirmekteyim. Tabi ki uykuya duskun bir insan olarak hic de sikayetci degilim halimden:)

Bu arada da tabi arkadaslarim geliyor onlarla ilgileniyorum, firsat buldugumda (kendi islerimden degil tabi ki de ablamin islerinden ki kivircigimin bos zamani olsun eheh:)) ablamla gorusuyorum, degisik yerler geziyorum ki Londra gez gez bitmiyor ve de sinemaya gidiyorum. E ara ara bunlari da yazmak lazim tabi:)

Canary Wharf Londra'nin is merkezlerinin toplandigi bir bolge ya da semt diyelim daha guzel olsun:) Metroyla gayet yakin, otobusle gayet de uzak bir yer, sehir merkezinden aktarma yapmadan otobusle gitmek mumkun degil. Zira dunyanin en iyi sirketlerine ev sahipligi yaptigi, ve bu sirketlerin calisanlarina ne kadar maas verdigi dusunulurse tabi aslinda otobuse pek de gerek duyulmadigi anlasilir sanirim.


En unlu sirketler? Soyle bir aklima gelenler: HSBC, Citi Group, BP, FTSE, Lehman Brothers, Reuters. Daha bir suru var tabi ki de ama direkt akla gelenler bunlar. Bunlardan HSBC Ingiltere'nin ikinci en yuksek binasinda (ki solda gorebilirsiniz), Citi ise ucuncu en yuksek binasinda yer aliyor. En en yuksek birinci binanin da burda oldugunu soylememe gerek yok sanirim.

Canary Wharf'un sehirden (yani uzaktan) gorunusu sadece bu plazalardan olusuyor, ve bu nedenle de gitmek icin cok cekici bir hal almiyor insanin gozunde. Oysa ki olay sadece plazalar degil! Evet oraya gittiginizde en cok goreceginiz sey kocaman yuksek binalar olacak ama bunlarin yanisira bunlarin arasinda uzanan kanallar, parklar, heykeller ve genel cevre duzeni gayet guzel. Bu fotografta gordugunuz alanin adi Cabot Square, buyuk alisveris merkezinin bir cikisinda yer aliyor.


Bu heykel de metro istasyonunun arkasindaki alanda yer aliyor. Oldukca ilginc bir heykel, insan basli atin govdesindeki pencereden de baska bir insan kafasi gozukuyor, ayrica ondeki boynuna asili gibi duran tabelanin ustunde de bir insan yuzu sekli var gibi. Yorumu size birakiyorum artik:)


Canary Wharf'la yurume mesafesindeki bu guzel yerin adi da West India Quay. Bu bolgede bilimum restoran, pub, bar vb bulabilirsiniz. Ayrica fotografta gordugunuz alcak binalar da yerlesim alanlari, yani insanlar sadece calismaya gelmiyor, bir kisim sosyete de burda ikamet etmekte. Bence Canary Wharf'un en guzel bolgesi burasi, aradaki su, kopru, tekneler, cafeler...Gunesli bir gunde civil civil olacak bir yer kesinlikle:)



Bir arka sokakta da onunde agaclarin cicek actigi Londra'nin en buyuk sinemalarindan biri var. Cine World bizdeki AFM gibi Londra'nin bir suru degisik yerinde olan bir sinema zinciri ama en buyugu burasi sanirim. Uzun zamandir romantik/komedi tarzi bir film seyretmedigim icin Failure to Launch izledim dun, girerken oldukca on yargiliydim bu tarz filmlerin genel siradanliklarindan oturu. Ama sonrasinda gercekten memnun ayrildim, cok eglenceli bir filmdi. Turkceye hangi isimle cevrilir bilemiyorum (ki en son Brokeback Mountain korsan dvdcilerde Gay Kovboylar diye satiliyormus :)), basrolde Sex&The City dizisinden tanidigimiz Sarah Jessica Parker oynuyor. Konu kisaca soyle: 35 yasinda bir adam hala ailesiyle oturuyor ve de ailesi onun evden cikmasini saglamak icin bir kiz tutuyor. Cok basit hikaye ama olaylar cok komik:)))

Daha fazla bilgi ve trailer icin bkz:

http://www.failuretolaunchmovie.com/

Canary Wharf hakkinda daha fazla bilgi icin bkz:

http://en.wikipedia.org/wiki/Canary_Wharf

Wednesday, March 29, 2006

Nandos: Peri Peri Delicious:) Yummmm

Uzun bir aradan sonra tekrardan merhabalar:)

Londra'da yasamanin en guzel yanlarindan biri de dunyanin en unlu sehirlerinden biri oldugundan gelen gideninizin oldukca bol olmasi:) Gecen Cuma aksami Amerika'da ogrenimine devam eden bir arkadasim ziyarete geldi beni, gecen temmuzdan beri gorusmemistik nerdeyse, cok guzel 4 gun gecirdik.

Bu arada tabi ortalikta gezinirken odaya donup yemek yapacak vakit olmadi. Firsattan istifade uzun zamandir denemek istedigim bir yere gittik beraber: Nandos.

Nandos İngiltere'nin bilimum yerinde subeye sahip bir Portekiz usulu tavuk restorani. Biz London Bridge civarindaki subesine gittik. Eski bir yapinin icini restore etmisler, oldukca genis bir yerdi ve de dekorasyon gercekten guzeldi, yuksek tavanlar oldugundan cok ferah bir ortam olmus. Muzikler falan da cok eglenceliydi, gercekten guzel bir gece gecirdik:)

Gelelim yemeklere:) Yemek menusunde sadece bir adet et yemegi var, geri kalanin hepsi tavuk. Tavuklarin ozelligi dondurulmus tavuktan degil taze tavuktan yapmalari ve tavuklari 24 saat ozel Peri Peri sosunda bekletmeleri. Bu sos nedir, hic bir fikrim yok, nitekim pek leziz:) Daha cok kizarmis tavuk ve sandvic (pita, burger, vs) seklinde yemekler mevcut. En unlu yemegi kizarmis tavuk, simdi aklinizdan gecen bir kizarmis tavugun ne kadar unlu olabilecegidir muhtemelen. Nitekim ben sevgili annecigimin soslayip, babacigimin da pisirdigi yazlikta yapilan izgara tavuklardan beri boyle lezzetli tavuk yemedim:)

Biz iki dombili olarak yarim tavuk istedik, sonradan patlayacak sekilde kalktik masadan. Gidenlere tavsiyemiz asiri ac olmadiklari surece 1/4 yemeleri, gayet yeterli olacaktir. zira diger restoranlardaki gibi kucucuk gelmiyor porsiyonlar.

İsteginize gore tavukla beraber yan yiyeceklerle beraber menuler olusturuyorsunuz. Mesela biz patates kizartmasi ve kozde misir aldik yanina (annemin kulaklari cinlasin, bayilir kozde misira) ki muhtesemdi, ozellikle misir cok hosumuza gitti.

Ismarlayacaginiz seyi sectikten sonra bir de sos seciyorsunuz, acilik derecesi artacak sekilde lemon and herb, medium, hot, extra hot seklinde gidiyor unlu peri peri sosu:) Ben aci yiyemeyen bir insan olarak lemon and herb sectim cok lezzetliydi, arkadasim medium secti ki oldukca aci oldugunu belirtti. Bunlarin yanisira masaya alabildigniz wild herb veya garlic gibi peri peri soslari vardi ki bunlarda aci diye belirtmemesine ragmen cok aciydi, medium nasil olur tahmin etmek istemiyorum:) Aci yemeyi seviyorsaniz bu yer tam size gore:)

Bu buyuk porsiyonlara ek olarak da alacaginiz mesrubat cinsi icecekler bir kere odemek ucretiyle sinirsiz icilebiliyor, bu da oldukca guzel bir yon bence.

Bir de Nandos'un en guzel yani esprili olmasi:) Restoranin bilimum yerinde, menude, ve hatta pecetelerde bile (yanda da gorebileceginiz uzere) esprili yazilar var:) Insan surekli bir gulumseme halinde oluyor:)

Mesela menude de soyle yaziyordu: Don't be chicken to get a bit messy, use your hands, it adds to the delicious fun and saves us on washing up.

ehehe:))

Bir de vejeteryan yemekler icin yazilan komikti cok: We love vegeterians, all our chickens are vegeterian :)))

Nandos hakkinda daha fazla bilgi ve eglence icin bkz:

http://www.nandos.co.uk/

Tuesday, March 21, 2006

La Porchetta

Dun aksam burdan arkadaslarimla Holborn'da La Porchetta isimli bir İtalyan restoranina gittik. Julia ne zamandir bahsediyordu bildigim bir İtalyan restorani var acayip guzel hem de ucuz diye, gercekten de yerin ozeti boyle:) Kucuk bir mekan, islek bir caddede degil, bir arka sokakta...Ve buna ragmen Pazartesi gecesi tamamiyla doluydu.

La Porchetta sanirim İtalyanca domuz demek, mekanin her yerinde ilginc domuz fotograflari vardi, bir tanesinde bir domuza kalp sekilli gunes gozlugu takmislar, cok eglenceli olmus:)))

Menu genelde pizza ve makarna agirlikli, ama bunlarin yanisira salatalar ve et yemekleri de mevcut. Genis bir tatli menusu var ama listedekilerin cogu dun aksam yoktu, zaten biz de pizzalardan o kadar cok doymustuk ki pek de yiyecek halimiz yoktu :)

Fiyat genel olarak diger yerlere gore uygun ve de porsiyonlar fotograftan da gordugunuz uzere oldukca buyuk, neyse ki ince hamur olmasindan dolayi ve de tamam kabul ediyorum bir dombili olmamdan oturu ben bitirmekte her ne kadar zorlansam da basariyla tamamladim gorevimi:))

İcki menusunde de fiyatlar uygun, ozellikle ev yapimi sarap cok ucuz. Ama cok da bir hayatimin sarabi diyemeyecegim, daha guzel olabilirdi diye dusunuyorum. Yine de guzeldi ama:)

İsimden midir nedir bilmiyorum menudeki pizzalarin cogunda domuz eti vardi, ben vejeteryan bir pizza olan Romana yedim, domates, mozarella, ispanak ve ricotta peynirinden olusuyordu, pek de lezizdi:)


Londra'ya yolunuz duser de İtalyan yemegi yemek isterseniz tavsiye:
http://www.laporchetta.co.uk

Dinlerken mutlu eden sarkilar

Chuyner the Dipper :) beni sobelemis, ben de kac gundur yazicam yazicam diyorum unutup duruyorum, aklimdayken hemencecik yazayim istedim, iste beni dinlerken mutlu eden sarkilar:

Beatles: Michelle & I want to hold your hand
Louis Armstrong & Ella Fitzgerald: Let's call the whole thing off & You do something to me
Jamiraquai: Cosmic Girl & Sunny & Virtual Insanity
Maroon5: Sunday Morning
Phoenix: If I ever feel better & Everything is everything
Royal Teens: Short Shorts
Turtles: Happy Together
Ray Charles: Hit the Road Jack & Unchain my Heart

Simdilik aklima gelenler bunlar. Cevaplamakta gec kaldim ozur dilerim, ben cevaplayana kadar herkesler sobelenmistir herhalde:) Kimseleri sobelemiyorum o zaman bu sefer .)

Hakan abimin dogumgunuuuu:))

Bugun sevgili Hakan abimin dogumgunuuuu:) Burdan ona kucakkkkkkkkk dolusu sevgiler yolluyorummmm, kocamannnnnn seviyoruz onu ve de yeni yasinda bizleri ziyarete gelmesinin yanisira tabi ki de genel isteklerden saglik, mutluluk, ask diliyoruz:)))

Burda olsaydi ona da ablaminki gibi soyle guzel bir sofra kurardim ama ne yazik ki simdi boyle cok uzaktayiz:( Insallah geldigimiz zamana telafi ederiz artik:)

Opuyorum cok :)

Monday, March 20, 2006

Meyveli Dogumgunu Pastasi:)

Bu pasta icin aslinda cok da bir sey yapmadim kabul ediyorum:) Ama yine de kisacik tarif yazayim istedim. Keki hazir aldim, yalniz Turkiye'deki gibi kalin degil burda kekler, daha boyle tart tabani gibi ortasi hafif alcak sekilde. Ben de o yuzden sadece ustunu suslemeye karar verdim. Kremayi "Kedi dilinden pasta olur mu" postundaki klasik 3-5-2 tarifinden yaptim (3 kasik un, 5 kasik seker, 2 bardak sut). Kremayi kekin ustune koymadan once azicik kalmis recelimi sulandirip keki guzelce islattim. Ardindan kremayi koydum ve meyvelerimi yerlestirdim. Cileklerimi taze aldim, seftali ve ananas konserveydi. Uzum suyu icinde saklanan konservelerden, tatlari gayet guzel. Ortadaki bogurtlenin de konservesini almistim ama tadi hosuma gitmeyince cok, sadece ortaya bir tane sus olarak koydum. Meyvelerin en ustte renkleri kararacagindan ustune marketten aldigim toz joleyi suyla pisirip doktum. Sade jole bulamadigim icin rengi kirmizi oldu jolenin, renksiz olsa daha guzel goruntu olurdu ama neyse artik...

Boyle iste:) Bir dogumgununu daha geride biraktik:) Kocaman severekten birbirimizi:)

Mozarellali Kofte & Sarimsakli Patates

O kadar cok yan yemek yapmisim ki ana yemegin tarifine ancak sira gelebildi:) Bu kivircigimin "Hani ben hic mozarella goremiyorum" diye dalga gectigi koftenin ozelligi icinde:) Tarif gayet kolay yine, Tamasin's Kitchen Bible kitabindan:

Gerekli malzemeler:

1 sogan
2 dis sarimsak
biraz taze maydanoz
500 gr kiyma
tuz, karabiber
1 yumurta
yarim mozarella peyniri
un
zeytinyagi

Domates sosu icin:
1 kucuk sogan
1 buyuk dis sarimsak
domates (dilediginiz miktarda, 7-8 tane kucuk yeterli oluyor)
6 corba kasigi zeytinyagi
taze nane
yarim limon suyu
tuz, karabiber

Sogan, sarimsak ve maydanozu minikcene dogruyoruz (ya da varsa robotton geciriyoruz hepsini bir arada). Kiyma, tuz, karabiber ve yumurtayla karistiriyoruz ve karisimi yoguruyoruz. Bu arada bir kenarda mozarella peynirini kucuk kupler halinde dogruyoruz. Yogurdugumuz kiymayi avucumuzda duzlestirip ortasina bir kup mozarella koyup yuvarliyoruz ve top haline getiriyoruz. Boyle hazirladigimiz kofteleri hafif unlayip bol zeytinyaginda kizartiyoruz.

Sos icinde sogan, sarimsak, domates ve taze naneyi kucukcene dograyip geri kalan malzemeyle karisitiriyoruz ve ocakta pisiriyoruz.

Hazirladigimiz koftelerin uzerine bu sosu koyup servis ediyoruz. Koftelerin yanina ben garnitur olarak sarimsakli patates yaptim, bunun icin de kucuk patateslerden aldim marketten ve bunlari soyduktan sonra buharda pisirdim, sonrasinda az zeytinyaginda 2 dis dogranmis sarmisak ve naneyle kavurdum.

Ispanakli ekmekciklerin oldugu posttaki fotoda tabaklarda kofteleri gorebilirsiniz. Patatesler de gorunmekte:)

Gayet kolay tarifler gercekten:) Ve de cok da leziz:)

Besamel Soslu Karnıbahar

Karnıbahar sevenler icin leziz bir tarif: (fotograf icin bkz: ispanakli ekmekciklerdeki foto, sag alt)

Gerekli malzemeler:

Karnıbahar
3 kasik un
2 kasik margarin veya tereyagi
3-4 kasik zeytinyagi
1-5 veya 2 bardak sut
1 yumurta
kasar rendesi

Karnibaharlar buharda/haslanarak pisirilir ve bir firin kabina yerlestirilir.

Besamel sos icin un ve yag pembelesinceye kadar kavrulur. Sut (ki soguk olmayacak, ılık olacak) yavas yavas ilave edilir. Biraz pisirilir. Tencere bir kenara alinir.

Biraz ılıdıktan sonra icine bir yumurta kirilir ve tuz, karabiber ve kasar rendesi eklenir. İyice karistirdiktan sonra karnibaharin uzerine dokulur ve karisim firina verilir. Ustu kizarmaya basladigi zaman ustune biraz daha kasar rendesi eklenir ve kasarlar eridikten sonra cikartilip sicak olarak servis edilir. Bol kalorili kendisi fakat guzel:)

Ispanaklı Cilek Guzelleri



Ispanakli Cilek Guzelleri birtanecik annecigimin mail yoluyla yolladigi bir tarif:) Alistigimiz tatlardan farkli oldugu kesin ve de ilk basta garipseniyor bu yuzden ama sonra sonra pek bir hosumuza gitti bizim, siz de denemek isterseniz tarifi gayet kolay:

Gerekli malzemeler:

250 gr Ispanak

Cilek

Zeytinyagi, Limon

Ispanaklarimizi buharda/haslayarak pisiriyoruz. Baslarini temizledigimiz cileklerimizin etrafina sariyoruz. Tabaga dizdikten sonra uzerine zeytinyagi ve limon gezdiriyoruz. Afiyetle yiyoruz:)

Super bir goruntu:

Radicchio Salatasi















Radicchio Salatasi da Fran'in spesiyalitelerinden biri, hangi ulkeye ait oldugunu tam bilemiyorum, cunku bunlari The Guardian'dan aliyor sanirim Fran...Radicchio'nun Turkcesinin ne olduguna bir turlu karar veremedim. Salatalardan kullandigimiz kirmizi lahanaya benziyor ama onun kadar sert degil, yine oyle bir kirmizi topcuk seklinde ama yapraklari gayet yumusak, eminim Turkiye'de de pazarda vardir, birazcik arastirmak lazim sadece:)

Gerekli malzemeler:

3 corba kasigi kabak cekirdegi ici (ben 4-5 kasik koydum gayet de guzel oldu bence:))
1 nar
200 gr Feta (beyaz peynir)
2 orta boy Radicchio
Taze nane (bulamazsaniz tabi normal toz nane de olur)
Zeytinyagi
Limon

Kabak cekirdegi icini teflon tavada azicik kavuruyoruz. Nari soyup tanelerine ayiriyoruz, beyaz kisimlarinin araya kacmamasina dikkat ediyoruz. Fetayi kucuk kupler seklinde parcalara ayiriyoruz. Radicchio yapraklarini guzelce yikadiktan sonra dogruyoruz. Taze naneyi de dogruyoruz. Butun malzemeleri karistiriyoruz. Ustune tuz-karabiber ekiyoruz, zeytinyagi ve limonla soslandiriyoruz.

Super leziz bir salata, kendim yaptim diye demiyorum muhtesem:))) eheh:))

Ispanaklı Ekmekcikler


















Ispanakli Ekmekciklerimin, Besamel soslu Karnibahar'imin, Mozarellali Kofte'min ve Sarimsakli Patateslerimin fotograflarini ayri ayri cekmedim. Ayri ayri fotograflar yerine bu genel fotograftan neye benzediklerini gorebilirsiniz:)

Ispanakli Ekmekciklerimle basliyorum:) Bu ekmekleri ilk defa İtalyan daire arkadasim Francesca yapti, hayran kaldik hepimiz, paylasamiyoruz artik yemeklerde, kavga cikiyor eheh:) O kadar lezizler yani:) Ve de yapilisi de gayet kolay, hemencecik yaziyorum tarifi:)

Gerekli malzemeler:

250 gr Ispanak
Baget ekmek
5 corba kasisi Creme Fraiche (bu bildigimiz krema sanirsam, pek farki olcagini sanmiyorum)
1 cay kasigi hardal
100 gr yari-sert peynir (bunun hangi cesit olcagi size kalmis, onemli olan ne cok yumusak ne de cok sert olmamasi)
Azicik nutmeg (bu burda gordugum bir baharat, hindistan cevizine benzer bir tadi var, turkce ismini bilemiyorum)
Rendelenmis parmesan

Ben sansli bir insan olarak buhar makinesine sahip oldugum icin ispanaklarimi buharda yumusayincaya kadar pisirdim, biraz diri kalmasina dikkat ettim yalniz, pure gibi olmayacak. Siz ayni sonucu kaynayan suyun icine ispanaklari atip, bir iki dk bekleyip suzup soguk sudan gecirirseniz ulasabilirsiniz diye tahmin ediyorum. Ispanagi suyunun suzulmesi icin bir kenara biraktim.

Baget ekmegi ince dilimler halinde kestim ve firin tepsisinde arada cevirerekten iki tarafini da hafif pisirdim. Yani pisirdim dedigim kuruttum azicik ekmegi.

Suzulmus ispanagimin icinde creme fraiche.i, ve hardali ekledim, peyniri catal yardimiyla ezip (tabi sizin simdi modern aletleriniz de vardir muftaginizda, robottan falan gecirirsiniz:)) karisimin icine ekledim. Tuz ve kara biber koydum soyle bir. Ustune azicik nutmeg rendeledim (aslinda nutmeg toz olarak da satiliyor ama tane olarak satilanin daha kuvvetli tadi oldugunu soyluyorlar).

Hazirladigim karisimi ekmeklerin uzerine kalin bir sekilde koydum. Kalin olmasi piserken sululugunu kaybetmemesi acisindan onemli. Ustune parmesan rendesini ekleyip 200 derece firina koydum. Peynirler fokurdamaya ve de parmesan kahverengilesmeye basladiginda firindan cikartip sicak sicak da yedik ustunuze afiyet:)))

Pek kolay, pek de leziz :)

Sunday, March 19, 2006

Borough Market

Borough Market Londra'nin en unlu pazarlarindan biri...London Bridge'e 5 dk mesafede, ustunden tren raylarinin gectigi kapali pasaj gibi bir yerin icinde, kapali gibi ama seffaf gibi bir tavani var, baya bir isik aliyor icerisi...

Eskiden sadece cuma-cumartesi acikti, genel istek uzerine persembeleri de acmaya basladilar. Ayrica icerideki bazi dukkanlar haftanin baska gunlerinde de acik.

Pazarda baliktan peynire, saraptan baharata, cicekten zeytine her turlu organik urun bulunabiliyor. Organik olmayanlar da var tabi ki ama organikler cogunlukta. Genis bir meyve-sebze pazari var ama hayatimda boyle pahali pazar gormedim, bir demet maydanozun 1 pound (yani 2.5 YTL civari) olduguna hala inanamiyorum...Urunler bu kadar pahali olunca cogu insan buraya sadece ortamin havasindan zevk almaya geliyor. Urunleri satan insanlar genelde cok sempatik oluyorlar ve de ayrica bir suru abur cubur yiyecek-icecek satan kucuk tezgahlar var. Hatta bir yerde cimen suyu satiyorlardi wheat grass shot adinda, dumur oldum...Bir de cok guzel kahve dukkanlari var cevresinde, o da insanlari ceken bir sey sanirim.

Londra'ya gelindiginde gorulmesi fakat fazla para harcanmamasi gereken bu yerden fotograflar:

Kapidan giriste ilk manzara:




Tom ve Jerry'deki peynirlerden





Bir gun yolda hic tanimadiginiz biri size cicek uzatirsa...Eski bir reklam geldi aklima...hic kalmadi ki oyle seyler artik...

Fransiz sarabi istemeyen olur mu ki? Olmaz olmazzz.... :)

Pazarin yan sokaklarindan biri...

Daha onceki Chamonix gezimizi anlattigim postta bahsettigim Raclette'i burda da yapiyorlar.Bu biraz daha ilginc tabi, kocaman bir peynir tekerleginin yarisi atesin altinda duruyor, yeteri kadar eridikten sonra bir tabak kornison tursu ve patatesin uzerine bu erimis peynir siyriliyor...Hmmmm...Metik geldiginde denenecekler arasinda kendisi .)

Kivircigimin Dogumgunuuuuu:)

Herkese merhabalar,

Kac gundur sabirsizlikla bu ani bekliyorum:) Onceden yazmadim ki yazdiklarimdan Cin Alilik yapip da surprizlerimi cakmasin bazi kofteler:))

Gectigimiz Cuma (17 Mart) sevgili kivircigimin dogumgunuydu:) Burdan bir kez daha onu ne kadar kocamannnnnnnnn sevdigimi belirtmek isterim:) Yilin en ozel gunlerinden birini daha geride birakirken onun icin "ozel" yemeklerle dolu bir pazar aksami yemegi duzenledim .) Sevgili patatesiyle beraber yurt mutfagimi senlendirdikleri bu gece icin tekrar tekrar tesekkur ediyorum onlara:)

Yemek icin dunden beri hazirliklardayim, dun ilk once Borough Market'a, sonra da Asda'ya gittim alisveris yapmaya...Butun malzemelerimi tamamladiktan sonra olusan menumuz de soyleydi:

Ispanakli ekmekcikler
Radicchio Salatasi
Ispanakli cilek guzelleri
Besamel soslu karnibahar
Mozarellali kofte
Sarimsakli patates

ve tatli olarak da Meyveli dogumgunu pastasi...

Gelelim Borough Market'tan baslayan surpriz yemek maceramiza...

Sunday, March 12, 2006

Brokoliye en cok ne yakisir salatasi

Yazamadigim surec icinde cesitli istekler gelmis,Mr. TD tatli istemis, Atonica pizza benzeri bir sey istemis, Burcyni de once citlenmeyen kabak cekirdegi [:)] iceren salata, sonra da tatli istemis.

Aklimda bizim ici bos diger bir cok insanin beze dedigi beyaz tatli kurabiyemsilerle yapilan cok guzel bir tatli var ve de aslinda malzemelerim de tam sayilirdi, yapip yazacaktim, ama bir dombili olarak eksik olan malzemeyi alana kadar sabredemeyip ici bosumu yedigim icin yapamadim:) Neyse, bu eksik malzemeleri alip en yakin zamanda yazicam soz:)

Pizza benzerine gelince pek bir hamur isi yapmiyorum hani kiloya dikkat edeyim modunda [cok isterse canim gidiyorum yiyorum disarda ehehe:))] ama bu da aklimda olsun Atonica, bu cuma bir tatile giriyorum, o zaman daha cok bos vaktim olacak, yapabilirim belki:)

Ve gelelim citlenmeyen kabak cekirdegi iceren salatamiza:) eheh:)) Bu cok bir tesaduf oldu aslinda, cunku benim aklimda boyle bir salata yapmak vardi ve de Burcyni o yorumu yapmadan malzemelerimi almistim marketten:) Boyle denk gelince hemen yapayim yazayim istedim:)

Bu salata aslinda cok orijinal bir tarif degil acikcasi:) Daha once 11 Subat'ta yazdigim "Yummy:) Hard Rock Cafe & Leon & Wagamama: Positive Eating + Positive Living" baslikli postta bahsettigim Leon'da yedik bu salatanin benzerini. Cok hosumuza gitti ve de ne zamandir konusuyorduk ablamla "aslinda evde de denenebilir" diye, ordakinin icine daha degisik malzemeler koyuyorlar, o yuzden ayni olmadi tabi ki ama ondan esinlenerek yapilmis, gayet leziz ve de saglikli bir salata oldu [kendim yaptim diye demiyorum :)]

Gerekli malzemeler:

Brokoli
Bezelye
Avakado
Ay cekirdegi ici
Kabak cekirdegi ici
Nane, feslegen, tuz
Limon
Zeytinyagi

Oldukca da basit bir tarifi var. Oncelikle brokoli ve bezelyelerimizi aydi ayri hasliyoruz. Ben favori makinamizi kullanip buharda pisirdim ama haslayip guzelce suyunu suzerseniz pek bir farki olacagini dusunmuyorum. Tek dikkat etmeniz gereken sey haslarken dozunu kacirmamak. Unutmamak lazim, pure yapmayacagiz bunlardan salata yapacagiz:) Diri olmalilar:) Neyse...Bunlari sogumaya birakiyoruz.

Avakadoyu soyuyoruz ve icindeki cekirdegini cikartip ufak ufak parcaliyoruz. Sonrasinda soguyan brokoli ve bezelyelerimize bu avakado parcalarini karistiriyoruz. Ustune kabak ve ay cekirdegi icini ekliyoruz [daha onceki postlarda da yazdigim gibi burada bunlar gunluk atistirmalik yiyecek olarak kucuk paketlerde satiliyor ve eminim turkiyede de boyle ayiklanmis olarak satan kuru yemisciler vardir]. Bunlarin ustune hafiften nane, feslegen ve tuz serpip, limon suyu ve zeytinyagi ekliyoruz. Iyice karistiriyoruz ve de ta tammmmmm yemege hazir hale geliyor:)

Bol vitaminli, doyurucu ve de yenildiginde ferahlik hissi veren bir salata! Afiyet olsunnn:)

Not: Isim hakki tamamiyle bana aittir:) Bu uydurma isimlerle nereye kadar gider bu blog bilemiyorum ama [:)] baska bir isim bulamadim, karar da veremedim cidden, malzemeler birbirini cok butunledi ama en cok hangisi yakisti brokoliye?

Burcyni haber merkezi

Herkese tekrardan merhabalar,

Uzun suredir bir turlu bir firsat bulup yazamamistim. Bu arada Burcyni haber merkezi tarafindan sobelenmistim, tariften once ona bir cevap yazayim istedim. Bu sobeleme isi guzel de cevaplara gelince useniyor insan :)

Sorumlulugunu hissettiginiz, hayatinizin merkezinde olan, yapilmamasi tehlike iceren isleriniz:
Hmmm, ciddi bir insan olarak bu aralar hayatimin merkezinde olan ve yapilmamasi gelecegim icin muthis tehlike iceren is ders calismak ve de mulakatlara hazirlanmak. Zira yapmazsam pek bir tehlikeli olacak harbiden (tam nerd modu oldu ama hadi neyse:))
Bir de uzun vadede periyodik olarak rejim yapmak yapilmadigi takdirde yuvarlanarak dolasmam ve onume gelen her seyi yikmam gibi bir tehlike icerdiginden hayatimin merkezinde diyebiliriz:)

Melodilerin arkasindan kan ter icinde gittiginiz, vazgecemeyeceginiz muzik lezzetleriniz:
Sade, Fiona Apple, Cold Play
[Sarki sarki yazmaya usendim:)]

Yediginiz halde "ben bununla doymam" diye cemkireceginiz kadar karsisinda zayif oldugunuz yemekler:
Irmik helvasi [:)], manti, etli patates yemegi, nohutlu pilav, zeytinyagli sarma (tam da bugun rejime girme planlarindaydim yani esegin aklina karpuz kabugu oldu bu ama neyse artik:))

Izlemekten keyif alirken reyting canavarina maruz kalip yayindan kaldirilan dizileriniz:
Bizimkiler (son zamanlari iyice bir kotu olmustu, kucuklugumuzde ne kadar guzeldi, her pazar usenmeden izliyorduk, ahh ahhh)
Baba Evi (bunun ismini salliyorum gibi bir his var icimde ama emin olamadim:) yahu hani vardi ya Turkan Soray falan oynuyordu, Ozan Guven Turkan Soray'in cocuguydu, hani kebap dukkani vardi iki adet karsilikli, neydi ismi)
Nasil Evde Kaldim (ehehee:)) Bu da bir ara TRT'de yayinlaniyordu, sonradan tekrarlarini sundular bir ara, Leyla Mansur oynuyordu, cok eglenceli bir diziydi)

Su an "ben burda n'apiyorum, kim getirdi beni buraya" sorularina maruz kalmaksizin ruhunuzun olmak istedigi yerler:
Hmmm...su an cidden Eregli'de olmak istiyor canim. Dusunuyorum annem mutfakta yemek yapiyordur simdi, babam da muhtemelen gazete okuyordur. Birazdan herkes hazirlanir, yuruyuse cikilir. Belki sahilde oturulup sicak bir cay icilir, gelen gecen dostlarla konusulur. Belki Didoslar evdedir, gidilip Kerem Bey gorulur:) Cok ozledim bir an...
Bir de belki guney yarimkurede herhangi bir sahilde olabilirdim, soyle ilik ilik esen bir ruzgar olsaydi hafiften ve de ben sezlongun uzerinde uzanmis, hicbir sey dusunmuyor halde gunesin tenimi isittigini hissetseydim...off...yapilcak bir suru isin oldugu bir pazar gunu icin guzel bir hayal oldu:)

"Elma da desem cikma...sobelenirsin sonra" felsefesiyle nisan aldiginiz blogger arkadaslariniz:
Bu sorulari cevaplamakta biraz gec kaldigim icin cogu kisinin coktan cevapladigini dusunuyorum. Bu yuzden yenicecik blogunu acmis sevgili Domek kusumuzu sobeliyorum, opuyorum, yiyorum:)

Burcyni haber merkezine sorulari icin cok tesekkurler:) Yine bekleriz e'fem:)