Friday, August 20, 2010

Chin Chin Laboratories

Chin Chin Chin Chin (mesela bu bir zil efektiymis simdi siz zihninizde canlandirin :) ), herkes hazirsa cok cilgin bir bulus acikliyorum, Londra'nin kimyasini degistiren Camden'i her zamankinden daha da absurt hale getiren bir bulus: Chin Chin Laboratories

Kimyasal reaksiyonlarla yemek pisirme olayini bildigim kadariyla ilk defa Heston Blumenthal baslatti. Fat Duck'ta yaptigi "garip" yemeklerle butun dunyada un saldiktan sonra baska insanlar da yavastan olaya el atmaya basladi.

Sonra Burcuk bir sabah ise giderken e-mailleriyle oyalaniyordu ve time-outtan gelen haftalik haber bulteninde Chin Chin Lab'i kesfetti :)

Chin Chin Lab Camden'daki ana pazarin orada bir dondurmaci. Normaldeki dondurmacilardan farki ortada hic dondurma yok!

Dondurma taze olarak sizin isteginize gore hazirlaniyor. Cok fazla bir secenek yok, biz gittigimizde 3 cesit vardi sadece. Bu 3 ana cesitte krema hazirlamislar bir kenarda. Bir de kocaman sanayi mikserlerinden almislar ve kazan kazan sivi nitrojen. Ve dondurmanin ustune sos olarak koyulacak ivir zivir findik fistik ve cilekli visneli sos tarzi seyler...Dondurmayi hazirlamak icin gerekli olan ana malzemeler bunlardan olusuyor.

Mikserin kocaman kabina once sivi nitrojen koyuluyor. Yapan kisinin anlattigina gore nitrojen -196 derecede kayniyormus. Soguk bir sekilde kaynadigi icin de dondurmada kullanilabiliyormus.

Sivi nitrojen kaynar sekilde kaba koyulduktan sonra ustune sectiginiz cesitte krema dokuluyor ve mikser calismaya basliyor.
Abrakadabra usulu kucuk bir bulutlanma sonrasi ortaya misler gibi dondurma cikiyor. Bu kadar kolay iste :)
Ardindan ustune koyulacak sosu seciyorsunuz ve dondurmaniz hazir hale geliyor. Normal dondurmalardan en buyuk farki taze hazirlandigi icin icinde minik buz parcaciklari olmuyor diye yazmislar orada, e dogru, gercekten yok.
Ama zaten dusununce iyi bir dondurmanin icinde buz parcaciklari olmaz ki? Siz hic Green&Black icinde buz parcalari gordunuz mu? Ya da Moda'daki Ali Usta'nin bademli dondurmasinin icinde? (nasil canim istedi!!!! :) )
O yonden cok ikna olmus degilim ama genel olarak bir yemek deneyimi acisindan bir cok dondurmaciya on basacagini iddaa edebilirim :) Simdi burda cok sicak bir yaz olsa (wishful thinking), ben "ah simdi bir chin chin dondurmasi olsaydi da yeseydik" der miyim? Pek zannetmiyorum. Ama misafirlerim gelse beni ziyarete, goturur muyum? Orasi kesin! :)
Londra'ya yolunuz duserse aklinizda olsun kesin :)





















Sunday, July 04, 2010

Gurur Kaynagi: Mercimek Koftesi ve Bonbonlar

Cok duygusal anlar yasiyorum, gercekten! Uzun zamandir hicbir yaptigim yemegi/tatliyi bu kadar begenmemistim, efsanenin geri donusu gibi hissediyorum hatta hahaha :)

Bu aralar Londra'da havalar super gidiyor:) Biz de firsattan istifade zamanimizin cogunu disarda geciriyoruz. Bu aksam acik hava tiyatrosuna gidiyoruz, bir grup komedyenin sovunu izlemeye. Ablakus "oncesinde piknik yapalim, sen ne getirirsin"dedi, ilk aklima gelen mercimek koftesi oldu! Ne zamandir canim istiyordu ama bir turlu firsat bulup yapamamistim.

Tarif Portakal Agaci'ndan:)

Ilk hazirlamaya basladigimda cok kotu olacagini dusundum; kirmizi mercimekler haslandiginda sarariyormus - simdi siz bak allahin isine seklinde okuyor olabilirsiniz ama ne bileyim ben, bir hata var bu iste diye dusundum direkt! Ve de tarifteki gibi mercimekleri hafif sulu birakmama ragmen bulgurla karistiginda cok kuru bir hal aldi. Oyle olunca karisima ekstradan su ekledim bulgurlar normal bir goruntu sergileyene kadar.

Tarifte pek bir degisiklik yapmadim, sadece bendeki ev yapimi domates salcasi hali hazirda cok tuzlu oldugundan karisima tekrardan tuz koymadim. Ayrica yesillik olarak taze sogan ve maydanozun yanisira taze feslegen ve nane de dogradim, cok yakisti :)

Cig kofte sekilli olmasi gerekiyormus normalde ama cok estetik gelmedi gozume hepsini yuvarladim ben. Bu arada ilk basta ablamlar cok seviyor, az gelir 1 bardak mercimek 2 bardaktan mi yapsam diye dusunuyordum, iyi ki yapmamisim! Cok bereketli bir olcu, bulgurla beraber cogaldikca cogaldi, yuvarla yuvarla bitmedi!

Neyse, sonuc olarak super tatta bir mercimek koftesi cikti ortaya, gurur duyuyorum kendimle:)

Aklima babamin yemeklerime yaptigi ilk yorum geldi. Istanbul'a ilk gittigimde ziyarete gelmislerdi, ben de makarna yapmistim galiba. Babam bir iki catal aldiktan sonra "kizim gercekten endiseleniyorum, bir makarna ne kadar kotu olabilir" demisti hahaha :) simdi bu mercimek koftesini gorseydi onun da gozleri yasarirdi gecirilen evrim karsisinda :)))

Bu arada bonbonlar arada kaynamasin. Tarifi daha once de vermistim, sonradan bir kac kere daha denedim degisik sekillerde. Sutlu cikolatayla denedim bir kere ama hic begenmedim, asiri tatli oldu. Bu seferkinde sirf bitter cikolata kullandim ve de ek olarak icine taze frambuaz koydum. Sonuc muhtesem:)

Bu sefer bir de degisiklik olarak biskuvileri ve findik fistigi bardak alti gibi ilkel yontemlerle kirmama gerek kalmadi, mutfak robotu sagolsun karisim 10 dk icinde hazirdi:) Bana bir tek yuvarlamasi kaldi:)

Hayat ne guzel vapurlar filan :))

Guzel bir hafta olsun:)





Sunday, June 06, 2010

Sezar'in hakki Sezar'a!

Genel olarak pozitif, pek kuzu bir insan olabilirim! Istahim bol olabilir, gordugum her seyleri yemek istiyor olabilirim! Sirf tosunlugumdan vazgecmemek ugruna sabah aksam her firsat buldugumda spor yapiyor da olabilirim.

Ama butun bunlar Londra'da bir turlu sevdigim gibi, masadan mide fesati gecirmeyecegim bir sekilde kalktigim bir Turk yemegi bulamama durumumu degistirmiyor. Bir turlu begenemiyorum! Normalde yemek konusunda cok secici olmadigim halde buradaki Turk restoranlarinda hep bir hayal kirikligi var -

di!

Bugune kadar! Bugun Haz'in Liverpool St tarafindaki restoranindaydik ve butun fikrim degisti. Sonunda super Turk yemegi yapabilen bir yer buldum, cok keyifliyim:) Kofteler tam kivaminda, kuzu sis sahane, borek yum yum yumm super otesi:) Yeni bagimligim haline gelebilir!

Eger buralarda yasayip da benim gibi bir "bolluk icinde kitlik" duygusu yasiyorsaniz Turk yemekleri konusunda, tavsiye ediyorum!

Hic resim yok, nitekim cok alakasiz bir bulusmada, maydonoz rolundeydim:) Siz bana guvenin bir gidip deneyin bence ;) St Paul'deki restoran da pek havali, yabanci misafirleri falan goturmek icin.

Bu arada bir iki oneri daha hazir aylar sonra yazmaya girismisken:

Gaucho Regent St'in ara sokaklarindan birindeki subelerinden birinin yanina cafe acmis, web sitesini bulamadim ama super dondurmalari var. Giderseniz kirmizi sarapli Malbec Berries ve Arjantin'e ozgu Dulce de Leche aromali dondurmalari tavsiye ediyorum. Super leziz!

Adres: 25 Swallow Street, W1B 4QR

Ayrica Yauatcha'nin pasta sefi degismis, eskisi gibi orjinal kekler yapmiyorlarmis sadece macaronlar varmis diye duymus, sinir olmustum. Kekler muhtesemdi cunku! Nitekim Yauatcha kaliteden odun vermemis, macaronlarda da dokturmus! Gecenin bir koru vitrinden gorup dayanamayip aldik, inanilmaz leziz cesitleri var. Yaseminli, earl grey cayli, hindistan cevizli, frambuazli, yosunlu... daha bir suru bir suru:) Kendini kaybetmemek elde degil!

Siddetle tavsiye ediyorum :)

Wednesday, April 21, 2010

Patrick Roger









Sevgili Patrick,

Ben bu satirlari yazarken sen muhtemelen Paris'in en guzel semtlerinden birinde (belki de nehrin ortasindaki kucuk adacikta) olan yuksek tavanli evinde ruyalar alemindesin. Ruyalarin eminim cok renkli, yaptigin cikolatalar gibi. Ruyanda ne gordugunu tahmin edip bir seyler karalamaya calistim ama olmadi...Zira cikolatadan sardalya yapip bir konserve icine koymayi hayal edemeyecegim gibi ruyalarini da tahmin etmem oldukca zor.

Bu benim hayal gucumun sinirli olmasindan ote seninkinin inanilmaz bir sekilde genis olmasindan kaynaklaniyor (bkz kendin yerine karsindakini anormale cevirme yatkinligi). Rue de Rennes'de actigin dukkana gittigimizde bunlari dusundum iste. Nereye bakacagimi, hangisinden tadacagimi ve neyin fotografini cekecegimi sasirdim, hayal gucune imrendim ve yarattigin tat karsisinda kendimden gectim! Abartisiz bir saniye tadi damagimda hissedip dunyada daha kesfetmedigim ne kadar cok sey oldugunu bir kez daha farkettim.

Patrick, seni uzun bir mektupla yormak istemem ama sozun ozu su ki hic hayatimdan cikma istiyorum! Seninle tanismama sebep guzel kivircik kuslarla beraber hep yanimda ol, beni benden al istiyorum! Olur mu?

Sevgiyle ve muhtesem yaraticiliginla kal,

Burcu

Friday, January 29, 2010

Tarhana diyip gecmemek lazim!

Tarhana corbasi pisirmek hakkinda hicbir fikrim yok! Yani genel bir fikrim var tabi ki ama zaten neyin hakkinda genel bir fikrim yok ki? Her sey hakkinda atip tutabilirim, yeter ki hayal gucu sinirlarim icinde olsun:)



Ama bilmiyorum diye hayatim boyunca annemin evine gitmeyi beklemeyecegim herhalde pisirmek icin! Degil mi ama? Kafa goz yara yara ogrenecegiz anne isi puf noktalari.



Guzel bir cuma gunu, is cikisi gidip hayatimin ilk Pilates dersine gitmisim. Gerim gerim gerilip bol bol nefes alaraktan bir saat gecirdikten sonra hocanin "aaa ne kadar da guzel hissediyoruz kendimizi degil mi" sozleri kafamda daha da bir keyiflenip eve gelmisim, Oscar kapida cincincin boynunda cingiragi:)



Evde bir sise hazinem var! Bir plastik sise dolusu goz kamastirici renkte tarhana, "hic aklimdan cikmiyor ki" diye bir reklam vardi biz kucukken, aynen oyle. Aslan kuzenim Denizli'den getirdi hafta basinda, o zamandan beri aklimda kendisi.



Karen'a da gosteriyorum "bak bak ne guzel kokuyor" diye, "what a local taste" hahaha gulusuyoruz:) Once biraz biber salcasini az suyla eziyorum kasede. Ardindan tarhanadan da goz karari bir miktar koyup ayni sekilde suyla eziyorum. Zeytinyagini tencerede azicik kizdirip ustune once salcayi, sonra da tarhanayi ekliyorum. Sonrasinda da yavas yavas sicak su ilave ediyorum, istedigim kivama gelene kadar.



Ekmek makinasinda yapilan rye (rye'in turkcesi nedir?) ekmegi, yanina da misler gibi tarhana:) Keyifli cuma aksami kavramim ne kadar degisti yahu benim:)

Esref pasa, aslansin kaplansin:) Tekrar tekrar tesekkurler:)



Keyifli haftasonlari diliyorum!

Monday, January 25, 2010

Muhtesem Donusler!

Yanlis okumadiniz baslikta, evet, muhtesem donusler!

Londra'ya donus 2 ay once gerceklesti, gym.e donus (2 ay aradan sonra) 3 hafta once, bilgisayara donus 2 saat once, bloga donus 5 dk once! Bu seferki uzun sureli olacak diye umuyorum.

Sorun su ki uzun suredir yaklasan dogumgunuyle beraber "yaslaniyorum, fazlaliklardan kurtulmak icin son sansim" piskolojisindeyim. E boyle olunca tabi bol bol spor dahil oldu hayatima gecen yazdan beri, cok da iyi oldu. Enerji seviyemde falan inanilmaz degisikliklere sebep oldu, cok iyi hissediyorum o yonden kendimi. Onun disinda tabi yediklerime de daha cok dikkat eder oldum, eski tariflerde dolanip duruyorum. Bloga geri donersem tekrardan yeni leziz/hafif tarifler bulabilirmisim/yaratabilirmisim gibi hissediyorum...Gorecegiz!

Simdilik son iki aydir Londra'da kesfettigim ve tutkunu haline geldigim uc yerle kisacik bir baslangic yapmak isterim:

Gail's: Yazip yazip sildim bir suru kez, nasil tarif etsem bilemiyorum...Ispanakli ince boreklerinden tutun gronalasina kadar her seyin ozenle yapildigi acikca ortada olan leziz otesi mahalle firini/cafesi diyebiliriz sanirim:)

Princi: Italyan mutfagini sevmek icin bir sebep daha! Self-servis firin/cafe benzeri yine...Muhtesem tatlilar, pizzalar ve de panattoneler cenneti! Yakinlarina vardigimda ugramaktan kendimi alamadigim ve de gittigimde kendimi kaybettigim yer!

Busaba Eathai: Princi'nin karsi komsusu Thai restorani. Cok gurultulu ama ayni zamanda da gurultu ve kalabalikla gelen super bir enerjiye sahip, super leziz Thai yemekleri ve de inanilmaz aci curry'ler yapiyorlar. Asparaguslu pilav da benden ozel tavsiye ;)





Son olarak da mutfagin evin yeni uyesi, ev arkadasimin kedisi Oscar karsinizda:



Icimizdeki kedi aski bambaska! Evet!